MUHASEBE UYGULAMALARI
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
İnşaat işlerinde KDV iadesi Uygulaması
Özel İnşaatlarda KDV İade Uygulaması
Özel İnşaatlarda Vergileme ve muhasebe uygulaması (1) ve (II) Özel İnşaatlarda Asgari İşcilik Uygulaması GENEL BİLGİLER
TANIM:
Genel anlamda inşaat; malzeme ve işçilik
kullanmak suretiyle, meydana getirilen bir gayrimenkulün yapı kısmına ilişkin
faaliyetlerin tümünü içerir. İmar Kanununda “yapı tabirinin karada ve suda
daimi veya geçici, resmi ve özel yer altı veya yerüstü inşaatı ile ilave
,değişiklik ve tamirlerinin sabit ve müteharrik tesislerine şamil
olduğu” hükme bağlanmıştır.
İNŞAATIN ÇEŞİTLERİ
Medeni Kanunda:
- Menkul
inşaat : Belli hizmeti görmek üzere geçici amaçlı yapılan kulübe,
baraka, yazlık sinema, tiyatro sahnesi Pazar yeri tezgahları gibi yapılardır.
Bunlar tapuya tescil edilmezler.
- Menkul
olmayan (taşınmaz) inşaatlar: Toprağa bağlı olarak ve devamlı kalmak
amacıyla meydana getirilen ekonomik değer taşıyan yapılardır. Örneklersek ,
köprü, yol, meydan, binalardır. Bu inşaatlar özellik ve yapımındaki uzmanlık
ile teknik nedenlerden dolayı 3 bölümde gruplandırılabilir.
a) Konutlar;
Ev, apartman gibi.
b) Ticari,
Sınai, Sosyal ve Kültürel Yapılar; İşyeri, fabrika binası ve ek tesileri,
otel, hastahane, okul, spor tesisleri gibi.
c) Özel
uzmanlık isteyen inşaatlar; Yol, köprü, baraj, liman, havaalanı gibi.
Vergi Hukukunda:
- Özel
inşaatlar : Yapım şekline göre 2 ‘ye ayrılır.
a) Daire,
kat ve dükkan halinde satmak amacıyla yapılan inşaat,
b) Kendi
gereksinimi için satmak amacı olmadan yapılan inşaatlar
- Taahhüt
şeklindeki inşaatlar: Taahhüt kendi nam ve hesabına gerçek ve tüzel
kişilere karşı sözleşmeli veya sözleşmesiz bir işin yapılması veya bir malın
teslimini üstlenmektir. Bir işin taahhüt edilmesi ise taahhüt edenin
(müteahhit) ‘ işi yaptırana (iş sahibi) vermeyi taahhüt
eylediği ve bir bedel karşılığında bir malın imalini kapsar. Bu konuda bir iş
(imalat) bir bedelle üstlenen müteahhit ve bir bedel karşılığında müteahhite
iş yaptıran iş sahibi olmak üzere 4 unsur mevcuttur.
ÖZEL
İNŞAAT İŞLERİ
Kendi
nam ve hesabına apartman inşa edip daire kat ve dükkan halinde satmak ve
satmak amacı gütmeksizin kendi ihtiyacı için kendi arsası üzerine yapılan inşaatları
içerir. Bu konuyu irdelersek;
1-DAİRE, KAT VE DÜKKAN HALİNDE SATMAK
AMACIYLA YAPILAN ÖZEL İNŞAATLAR
Apartman
inşa edip daire, kat ve dükkan halinde satanlar, bu inşaata kendi arsaları
üzerine yapabilecekleri gibi, arsa karşılığında belirli sayıda daire,
kat veya dükkan vermek kaydıylada başkalarına ait arsa üzerine
yapabilirler. Ülkemizde daha çok bu yol tercih edilmektedir.
193 SAYILI GELİR VE 5520 SAYILI KURUMLAR VERGİSİ
AÇISINDAN BAKIŞ
Daire, kat ve dükkan halinde satmak amacıyla yapılan
inşaatlar yönüyle
Gelir Vergisi Kanununda; İnşaat ve onarma işlerinden
elde edilen kazançlar, Ticari Kazanç hükümlerine göre vergilendirilir.
Kurumlar vergisi Kanununda ise; ( MADDE 6- (2) )
Safî kurum kazancının tespitinde, yine Gelir Vergisi Kanununun ticarî kazanç
hakkındaki hükümleri uygulanır.
Aynı yıl içinde başlanılıp bitirilen inşaat ve
onarma işlerinden ve özel inşaatlardan elde edilen kazançlar ve arsa
karşılığı daire yapımından elde edilen kazançlar da genel hükümlere göre
vergilendirilir.
Birden fazla takvim yılına yaygın inşaat ve onarma
işlerinde kar-zarar kesin olarak işin bittiği yıl tesbit olunur.
Yıllara yaygın inşaat ve onarım işlerini yapanlar,
inşaatın devam ettiği sürece, bu işleriyle iligili olarak kar ya da zarar
beyanında bulunmazlar. Ancak “kar-zarar beyanında bulunulmayacağı”
beyanname verilmeyeceği anlamına gelmez. Yalnızca inşaat ve onarım işleriyle
uğraşan ve işleri de henüz bitmemiş olan müteahhitler her yıl devam eden
inşaatlarıyla ilgili olarak beyanname vermek zorundadırlar.
Gelir ya da kurumlar Vergisi beyannamesi verilirken,
devam eden inşaat ve onarım işiyle ilgili olarak düzenlenen bilanço beyanname
ekinde sunulacaktır. Ayrıca beyannamenin uygun bir yerine İnşaatımız yıllara
yaygın olduğundan kar-zarar beyan edilmemiştir. Şeklinde açıklama
yapılmasında yarar vardır.
Yıllara yaygın inşaat ve onarım işlerini yapanlar,
işin bitimini izleyen yılın G.V. mükellefleri için Mart ayı 15.gününe kadar ,
K.V. mükellefleri ise Nisan ayının 25.ne kadar saptanan kar-zararı beyanname
ile bildirmek ve tahakkuk eden vergileri yasal süresi içinde ödemekle
yükümlüdürler. ( Gelir vergisi mükellefleri tahakkuk eden verginin yarısını
Mart ayı sonuna kadar, diğer yarısını ise Temmuz ayı sonuna kadar, Kurumlar
Vergisi mükellefleri ise Nisan ayı sonuna kadar ödemek zorundadırlar.)
İnşaat işinin bitim tarihi itibariyle bulunan
kar-zarar, işin devam ettiği yıllara dağıtılamaz.
Yıllara yaygın inşaat ve onarma işlerinin
yanında ticari ve sınai faaliyet de icra eden mükellefler, inşaat
faaliyetlerinden elde ettikleri kazançları nedeniyle geçici vergiye tabi
olmamakla birlikte elde ettikleri faiz gelirleri ve diğer kazançları
üzerinden geçici vergi ödeyeceklerdir
Taahhüt
şeklindeki inşaatlar yönüyle;
Aynı
yıl içinde başlanılıp bitirilen inşaat ve onarma işlerinden elde edilen
kazançlar genel hükümlere göre vergilendirirken yıllara sari inşaat ve onarım
işlerinde taşıdığı özellikler nedeniyle genel hükümler dışında özel bir
vergileme sistemi kabul edilmiştir. Gelir Vergisi Kanunu 42-44. maddeler
uyarınca müteahhite yapılan istihkak ödemelerinden (avanslar dahil ve ödeme
şekline bakılmaksızın) G.V.K. 94.madde 3. bendi gereği %5 vergi stopajı
yapılır.
Yıllara
sari inşaat ve onarım işlerinde inşaat süresince ödenen isitihkaklardan yapılan
vergi kesintileri inşaatın bittiği dönemde kazancın tesbiti ile tahakkuk
edecek vergiden mahsup edilir. İstihkaklardan kesilen vergilerin, taahhüt
edilen inşaat ve onarma işinin bitiminden önce mahsubu olanaksızdır.
İstihkaklardan
vergi kesintisi yapan kurum veya kuruluşlar, kesilen vergileri çeşitli
nedenlerle vergi dairesine yatırmayabilmektedirler. Bu durum, kesintiyi yapan
kurum veya kuruluşun sorumluluğunu zamanında yerine getirmemesinden ortaya
çıkabileceği gibi özellikle kamu kurumlarının vadesinde ödenmeyen
vergilerinin taksitlendirilmesi konusunda, Maliye Bakanlığınca çıkarılan
genel tebliğler veya benzeri düzenlemelerden de kaynaklanabilmektedir. Diğer
bir ifadeyle, bu gibi durumlarda kesilen vergilerin vergi dairesine
yatırılmamış olmasında, hakedişinden vergi kesilen mükellefin bir kusuru söz
konusu olmamaktadır.
Bu
nedenle yıllara yaygın inşaat ve onarma işleri yapan mükelleflerin
istihkaklarından kesilen vergilerin, bu mükelleflerin aynı işlerden
sağladıkları kurum kazancı için verecekleri beyannameler üzerinden hesaplanan
kurumlar vergisine ve mükelleflerin isteği halinde gelir vergisi kanununun
94/6-b bendine göre yapılacak tevkifata mahsubu işlemlerinde mahsubu
istenilen miktarların ilgili kurum veya kuruluşça istihkaklardan kesildiğinin
belgelendirilmesi kaydıyla bu kesintilerin, kesintiyi yapan kurum veya
kuruluşça vergi dairesine yatırıldığına dair belge aranılmayacaktır.
Gerek
G.V. kanunu gerekse K.V.K. gereği kazanç aşağıdaki şekilde tespit
edilir.
Daire, kat veya dükkan halinde satmak amacıyla yapılan inşaatlarda kazanç:
İnşa edilen daire, kat veya dükkanlar müteahhit için mal niteliğindedir.
Bunların bitimden ziyade teslim veya satışı halinde kar-zarar hesaplanarak,
vergilendirilecektir.
İnşaat
süresince yapılan satışlardan alınan tutarlar, avans niteliğinde
değerlendirilir. Kar-zarar tespiti inşa edilen dairelerin tesliminde
hesaplanır.
Teslimden
ise daire, kat veya dükkanın iskan belgesinin alınması veya bu tarihten
öncede fiilen kullanılmaya başlandığı tarih anlaşılmalıdır. Satış işleminin
geciktirilmesi bunu engellemez.
Kar-Zararın tespitinde dikkat edilmesi
gereken hususlar:
a) İnşa edilen
daire, kat veya dükkanların maliyetleri bağımsız bölüm dağılımına göre tespit
edilmelidir.
b) Satışın gerçekleştiği
dönemde satış rakamı ile maliyet bedeli arasındaki kazanç
vergilendirilecektir.
c) Satışın aynı dönemde
gerçekleşmediği durumlarda satılmayan daire maliyet bedelleri stok olarak
düşünülüp, sonraki hesap dönemlerine devredilecektir. Dolayısı ile satıldığı
dönemde kazanç tespiti ile vergilendirilecektir.
d) İnşaat süresince
gerçekleşen kanunen kabul edilmeyen giderler ise vergilendirmenin yapıldığı
dönemde ayrıca vergi matrahına ilave edilecektir.
e)
İnşaat işlerinde ortalama kar haddi gibi uyulması gereken bir oran olmamasına
rağmen teamül olarak maliyet
bedelinin %25’i yada satış bedelinin %20’sini kazanç olarak
belirlenmesi benimsenmiştir.
MÜTEAHHİDİN
EŞ VE ÇOCUKLARINA SATTIĞI YADA KENDİSİNİN VEYA ORTAĞININ ÜZERİNE KAYDETTİRDİĞİ
DAİRE VE DÜKKANLARDA EMSAL BEDEL UYGULAMASI
Gerek
kendi arsası gerekse başkalarına ait arsa üzerine inşa edilen daire veya
dükkanlardan bir kısmının veya tamamını eş veya çocuklara, yada yakınlara
satış veya devri sırasında emsal bedel uygulamasına dikkat edilmelidir. Emsal
bedel V.U.K. 267 maddesinde “gerçek bedeli olmayan veya bilinmeyen veyahut
ta doğru olarak tespit edilmeyen bir malın, değerleme gününde satılması
halinde emsaline göre haiz olacağı değerdir.”
BİNA
VE ARSANIN DEĞERLEMESİ
1
– Satın alınan arsa üzerine inşaat yapanlarda arsanın maliyet bedeli ile
değerlendirilerek inşaat maliyetine intikali sağlanır.
2
– Kat, daire veya dükkan karşılığı başkasına ait arsa üzerine inşaat
yapanlarda ise sözleşme gereği arsa sahibine verilecek daire, kat veya
dükkanların maliyet bedeli arsanın maliyetini oluşturur.
3
– Kendi arsası üzerine inşaat yapanlarda da yine satın alma değeri ile
yapılan tapu harcamaları arsa bedelini oluşturur. Ancak arsanın çok önceden
alınması veya miras-hibe yoluyla intikal etmesi halinde arsanın maliyet
bedeli yine V.U.K. 267 md.sindeki emsal bedel esasıyla değerlenecektir.
KENDİ ARSASI ÜZERİNDE İHTİYACI
İÇİN(SATMA AMACI OLMADAN) BİNA İNŞASI
1999
yılından önce ihtiyacı için kendi arsası üzerinde bina inşa edenler açısından
ticari kazançtan bahsedilmezken bu tarihten sonra ise inşa edilen bu
dairelerin 4 yıldan önce satılması durumunda kazançtan bahsedileceği (diğer
kazanç ve iratlar) ve vergilendirilmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. Burada
G.V.K.’na 4444 kanunla eklenen 56.md. gereği 1999-2002 yılları arasındaki
gayrimenkul satışlarından elde edilen kazançların değer artış kazancı olarak
vergilendirilmesi hükme bağlanmıştır.
Bu şekilde inşaat yapanlar için dikkat
edilecek husus olarak şunu belirtmek gerekir. Bu kişiler inşaatda
çalıştırdıkları işçilerden vergi kesintisi yapmazlar. Ancak çalışan kişilerin
burada elde ettikleri ücretlerinin G.V.K. 64 / 3 maddesinde ve 4444 sayılı
Kanunla 01/01/2000 tarihinden itibaren yıllık vergilendirileceği ve yıllık
matrahında 1 yıllık brüt asgari ücretin %25’ i olacağı hükme bağlanmıştır.
İnşaatı yaptıranın yükümlülüğü ise bu kişileri ilgili vergi dairesine
bildirmek suretiyle çalışanların vergi karnelerini çıkartmalarını
sağlamalıdır.
2 – ARSA KARŞILIĞINDA DAİRE, KAT VEYA
DÜKKAN YAPIMI
İnşaat yapımını üstlenen müteahhit
başkalarına ait arsa üzerine inşa edilecek daire, kat veya dükkanlardan bir
bölümünü arsa payı karşılığı arsa sahibine teslimi taahhüt eder. Türkiye’ de
son yıllarda finansman maliyetleri yönüyle tercih edilen bir yoldur. Bu
konuda müteahhit boş veya üzerinde mevcut binayı yıkmak suretiyle arsa
üzerine belirlenen proje ve mahal listesine uygun olarak inşaatı yapmayı
üstlenir. Arsa sahibi ile müteahhit arasındaki bu akdin yazılı ve aşağıdaki
hususları içerecek şekilde hazırlanması ileride doğabilecek problemleri en
baştan önlemiş olur.
1 – Arsanın müteahhide teslim şekli ve
süresi
2 - Arsa üzerine inşa edilecek
daire, kat veya dükkanların özelliklerinin belirlenmesi
3 - Proje, imar durumlarının,
vergi, resim, harçların ödeme şeklinin belirlenmesi
4 - Arsa karşılığında verilecek
daire, kat veya dükkanların (bağımsız bölümlerin) belirlenmesi
5 - İnşaat teslim süresinin
belirlenmesi
6 - Kat irtifakı ve kat
mülkiyetinin kurulması işlemlerinin belirlenmesi
7 - Müteahhide kalacak bağımsız
bölümlerin satış yetkilerinin alınması ve tapuya şerh edilmesi yetkisinin
belirlenmesi
8 – Mücbir sebeplerin belirlenmesi
9 - Cezai şartların
belirlenmesi
Bu sözleşmelerin noter aracılığı ile
yapılması gerek hukuki işlemlerde gerekse tapu işlemlerinde kolaylık
sağlayacaktır.
193 SAYILI GELİR VE 5520 SAYILI KURUMLAR VERGİSİ
AÇISINDAN
BAKIŞ
Bu
bölümde müteahhit için; kendi arsası üzerinde daire, kat veya dükkan yapımına
ilişkin bilgilere ek olarak dikkat edilmesi gereken husus arsa karşılığında
arsa sahibine verilen daire, kat veya dükkanların maliyet bedellerinin arsa
maliyeti olarak dikkate alınması gerekir.
Arsa
sahibi açısından ise arsa karşılığında alınan daire, kat veya dükkanların
satışında 1999 öncesi ve sonrası olarak dikkate alınmalıdır.
Daha
öncede belirtildiği üzere “1999 yılından önce ihtiyacı için kendi arsası
üzerinde bina inşa edenler açısından ticari kazançtan bahsedilmezken bu
tarihten sonra ise inşa edilen bu dairelerin 4 yıldan önce satılması
durumunda kazançtan bahsedileceği (diğer kazanç ve iratlar) ve
vergilendirilmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. Burada G.V.K.’na 4444 kanunla
eklenen 56.md. gereği 1999-2002 yılları arasındaki gayrimenkul satışlarından
elde edilen kazançların değer artış kazancı olarak vergilendirilmesi hükme
bağlanmıştır”
213
SAYILI VERGİ USUL KANUNU AÇISINDAN BAKIŞ
Bildirimler : İşe başlama en fazla 1 ay
önceden , işi bırakma ve değişiklikleri 1 ay içerisinde ilgili vergi
dairesine yapılmalıdır.
Tutulması gereken defterler: Bilanço
esasına göre; Yevmiye, Defter-i Kebir, Envanter defteri. İşletme esasına göre
İşletme Defteri bunlardan ayrıca Amortisman Defteri sürelerinde tasdik
ettirilmesi gerekir.
Değerlemeler inşaat harcamaları maliyet
bedeli ile, kendi arsasının üzerine yapımını arsa emsal bedelle yapılır. Yine
satış sırasında ve arsa sahibine verilecek bağımsız bölüm bedellerinin emsal
bedellerinden aşağı olmamasına dikkat edilmelidir.
Amortismanlar; İnşaat yapımı sırasında
kullanılan sabit kıymetlerin amortismanları V.U.K. 333 ve 339 genel
tebliğindeki oranlarda ayrılarak maliyetlere dahil edilir.
3065 SAYILI KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU
AÇISINDAN
BAKIŞ
VERGİNİN KONUSU
Madde 1- Türkiye'de yapılan aşağıdaki işlemler katma değer vergisine tabidir 1. Ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler,
TESLİM
Madde 2 1. Teslim, bir mal üzerindeki tasarruf hakkının
malik veya onun adına hereket edenlerce, alıcıya veya adına hareket edenlere
devredilmesidir. Bir malın alıcı veya onun adına hareket edenlerin
gösterdiği yere veya kişilere tevdii teslim hükmündedir. Malın alıcıya veya
onun adına hareket edenlere gönderilmesi halinde, malın nakliyesinin
başlatılması veya nakliyeci veya sürücüye tevdi edilmesi de mal
teslimidir.
HİZMET
Madde 4 1. Hizmet, teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemlerdir. Bu işlemler, bir şeyi yapmak ve işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi, şekillerde gerçekleşebilir.
2.
Bir hizmetin karşılığının bir mal teslimi veya diğer bir hizmet olması
halinde bunların her biri ayrı işlem olup, hizmet veya teslim hükümlerine
göre ayrı ayrı vergilendirilirler.
KDV ORANI
2002/4480 sayılı B.K.K. eki karar kapsamında
b) (I) sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler
için, % 1
11- Net alanı 150 m2.ye kadar konut
teslimleri olarak belirlenmiş bunun dışındaki teslimler genel K.D.V. oranına
tabi olacaktır. Yani 150 m2 üstündeki konutlar ile işyeri niteliğindeki
inşaatlar %18 K.D.V. oranına tabi olacaktır.
İNŞAAT
İŞLERİNDE KDV İADE UYGULAMASI
KDV
İadesine Konu Teslimler ve İade Hesaplaması:
a-İadeye
Konu Teslimler:
İnşaat işlerinde İadeye konu edilecek teslim,
150 m2 'den düşük konut teslimleridir. 150 m2 'yi
geçen konutlar ile işyeri teslimlerinin tamamı %18 oranında KDV'ye tabi
olduğundan bu teslimler için iade söz konusu değildir.
Teslim edilen konut, bir bedel mukabilinde
satılmak suretiyle teslim edilmişse bu teslimin iadeye konu olacağı hususunda
bir tereddüt bulunmamaktadır.
Ancak müteahhidin kat karşılığı aldığı inşaatta,
arsa sahibine, arsa karşılığı devrettiği 150 m2 den düşük
konut teslimleri,
Yine müteahhidin yaptığı dairelerden kendisinin
kullanımına tahsis ettiği 150 m2 den düşük konut
teslimlerinde bir bedel alınmamaktadır. Bedel alınmayan bu teslimlerin de
iadeye konu edilmesi gerekecek mi?
Diğer yandan İnşaat devam ederken halk arasında
topraktan satış diye bilinen daire satışlarında henüz daire yapılmadan
satış yapılmış olması durumunda, bu teslim de iadeye konu olacak mı?
Soruları gündeme gelebilecektir.
Buna hemen cevap vermeden, bu konuyla ilgili
mevzuattaki düzenlemelerden belli başlılarını hatırlanması bakımından aşağıda
belirtelim.
30 seri no'lu KDV genel tebliğinde,
müteahhidin arsa sahibine arsa karşılığı olarak verdiği işyeri ve dairelerin devri
teslim sayılmış olup, bu teslimlerin KDV'ye tabi olduğu
belirtilmiştir.
Öte yandan, KDV kanunun 3. maddesinde, teslim
sayılan haller belirtilmiş, işletme sahibinin vergiye tabi malların her ne
surette olursa olsun işletmeden çekmesinin teslim olduğu
belirtilmiştir.
KDV kanun 27/1. maddesinde, bedeli bulunmayan veya
bilinmeyen işlemler de KDV matrahı, emsal bedel olduğu, emsal bedelin
V.U.K.'nun 267. maddesine göre tespit edileceği belirtilmektedir.
Yukarıdaki düzenlemelerden anlaşılacağı üzere;
müteahhidin arsa sahibine teslim ettiği daireler ile kendi kullanımına
tahsis ettiği daireler teslim sayılıp, vergiye tabi olduğunu ortaya
koymaktadır.
Bu teslimlerden dolayı bir bedel
alınmadığı ileri sürülebilir. Bedel alınmayan veya bedeli bilinmeyen
durumlarda ise yine yukarıda belirtilen KDV Kanunu 27. maddesine göre KDV
matrahı, emsal bedel olacaktır. Emsal Bedel'de V.U.K.'nun 267. Maddesinin 2.
sırasında belirtilen düzenlemeye göre tespit edilecektir.
Bu düzenlemelere göre, müteahhidin arsa sahibine
teslim ettiği daireler ile kendi kullanımına tahsis ettiği daireler için
V.U.K.'nun 267/2. sırasındaki düzenlemeye göre maliyet bedelinin toptan
satışlarda %10, perakende satışlarda %5 fazlasıyla fatura düzenlemesi
gerekmektedir. (Emsal bedelde KDV matrahı tespit edilirken, daire
maliyetlerinin içerisine genel yönetim giderleri de dahil edilmesi
gerekmektedir. KDV Kanunu Madde
27/4)
Düzenlenen fatura üzerindeki emsal bedeller, yevmiye defterindeki
kayıtlara gelir olarak yazılması söz konusu olmayacak, sadece KDV'leri
kayıtlara işlenmesi yeterli olacaktır. KDV beyannamesinde de matrahlara
herhangi bir tutar yazılmadan ilave edilecek KDV satırına yazılarak beyan
edilecektir.
Yukarıdaki şekilde beyan edilen bu teslimlerinde
iadeye konu edilmesi mümkündür
Müteahhidin inşaat devam ederken daire satması
konusuna gelince, böyle bir durumda henüz daire yapılmamış, fiili bir
teslimde bulunmamaktadır. Bu şekildeki satışa halk arasında topraktan satış
diye adlandırılmaktadır. Bu satışta fatura kesilmiş ise vergiyi doğuran olay
gerçekleşmiş olduğundan fatura üzerindeki vergi, fatura düzenlenme döneminde
beyan edilmesi gerekmektedir. KDV iadesinin talep edilebilmesi için teslimin
yapılmış olması şart olduğundan teslimin yapılması beklenmelidir.
74 seri no'lu
KDV Genel tebliğinde, iade hakkının doğması için,
indirimli orana tabi işlemin gerçekleşmiş olması şart koşulmuştur.
Bilindiği üzere, gayrimenkul satışlarında katma
değer vergisini doğuran olay tapuya tescil ile gerçekleşmektedir. Şayet
gayrimenkul, tapuya tescilinden önce kişinin kullanımına tahsis edilmişse bu
durumda da teslim gerçekleşmiş olmaktadır.
İstanbul Defterdarlığının 2005 yılında verdiği
iki ayrı özelgesinde, inşaattan önce ya da inşaat devam ederken dairenin
satışında alınan paranın avans olarak değerlendirileceği, fatura kesilmiş
olması halinde vergiyi doğuran olay gerçekleşmiş olacağından bunun beyan
edilmesi gerekeceği, bu satışla ilgili iadenin teslimin yapıldığı dönemde isteneceği
yönünde görüş bildirilmiştir.
Buna göre topraktan satışlarda alınan paraların
avans olarak değerlendirilmesi, şayet fatura kesilmiş ise faturadaki KDV'nin
fatura tarihinde beyan edilmesi, iadenin talebi ise, dairenin tapuya
tescilden sonra ya da kullanılmaya başlamasından sonra yapılması
gerekir.
b-
İadeye Konu Edilecek Yüklenilen KDV'nin Hesabı:
KDV iadesi, hesaplanırken inşaat işinin başlangıcından bitimine kadar
inşaatın maliyetine giren inşaat malzeme alımları, genel üretim ve yönetim
giderleri ile ATİK dolayısıyla yüklenilen vergilerin tamamını kapsamaktadır.
İade edilecek KDV'nin hesaplaması aşağıdaki örnek
olay üzerinde yapılmaya çalışılmıştır.
Örnek
olay:
Müteahhit Ahmet Demir 2003 yılında kat karşılığı aldığı arsa üzerinde
inşaata başlamış, inşaat 2005 yılında bitmiştir.
Müteahhidin KDV İade tutarı, etap etap aşağıdaki
gibi hesaplanmıştır.
1.
Etap:
Yüklenilen
Toplam KDV'nin Tespiti:
Müteahhidin 2003, 2004 ve 2005 yıllarında inşaatın
maliyetine giren inşaat malzeme alımları ve genel üretim giderleri dolaysıyla
yüklendiği KDV'ler aşağıdaki gibidir.
2.
Etap:
Yapılan
Daire ve İşyerlerinin m2 alanlarının Tespiti:
Müteahhit İnşaata 2003 yılında başlamış 2005 yılında bitirmiştir. İnşaat
bittiğinde 10 adet daire ve 2 adet işyeri yapılmıştır. 10 adet daire ve 2
adet işyerinin toplam alanı 1500 m2'dir.
3.Etap:
m2 'ye İsabet Eden
Yüklenilen KDV'nin Tespiti:
1.
ve 2. etaptaki verilere göre müteahhit, 1500 m2 inşaat alanını
oluşturan daire ve işyerlerinin yapımı sırasında yüklendiği KDV 150.000 YTL
dir.
Bir
m2 'ye isabet eden Yüklenilen KDV ise ( 150.000 / 1500
=) 100 YTL olarak hesaplanmıştır.
4.
Etap:
Düşük
Oranlı Konut Teslimlerin Tespiti:
KDV iadesine 150 m2 'nin
altındaki konut teslimleri %1 KDV'ye tabidir. Müteahhidin, 150 m2 'den
aşağı konut satışları/teslimleri aşağıdaki gibidir.
1. 3 no'lu daire 135 m2 olup,
nisan 2005 döneminde kat karşılığı alınan arsaya karşılık, arsa sahibine
fatura edilmiştir. Dairenin emsal bedeli 150.000 YTL, KDV'si 1.500 YTL dir.
2. 4 no'lu daire 145 m2 olup,
nisan 2005 döneminde kat karşılığı alınan arsaya karşılık, arsa sahibine
fatura edilmiştir. Dairenin emsal bedeli 175.000 YTL, KDV'si 1.750 YTL dir.
3. 5 no'lu daire 125 m2 olup,
haziran 2005 döneminde müteahhit daireyi kendi kullanımına tahsis etmiştir.
Kendi kullanımına tahsis ettiği bu daireyi emsal bedeliyle
kendisine fatura etmiştir. Dairenin emsal bedeli 125.000 YTL olup, KDV'si
1.250 YTL dir.
4. 6 no'lu daire 140 m2 olup, bu
daireyi müteahhit 2004/haziran döneminde topraktan satmış, 2004/ haziran
dönemi için 100.000YTL + 1.000 YTL KDV'den oluşan fatura düzenlemiştir. Daire
2005/haziran döneminde tapuya tescil edilmek suretiyle teslim edilmiştir.
5. 7 no'lu daire 120 m2 olup,
2005/eylül döneminde satılmış, bu satışla ilgili olarak 130.000 YTL +
1.300 YTL KDV' den oluşan fatura düzenlenmiştir.
6. 8 no'lu daire 130 m2 olup,
2005/eylül döneminde satılmış, bu satışla ilgili olarak 140.000 YTL + 1.400
YTL KDV'den oluşan fatura düzenlenmiştir.
7. 9 no'lu daire 110 m2 olup,
2006/ocak döneminde satılmış, bu satışla ilgili olarak 110.000 YTL +
1.100 YTL KDV'den oluşan fatura düzenlenmiştir.
8. 10 no'lu daire 100 m2 olup,
2006/nisan döneminde satılmış, bu satışla ilgili olarak 100.000 YTL +
1.000 YTL KDV'den oluşan fatura düzenlenmiştir.
5.
Etap:
İadeye
Konu Edilmeyecek Teslimlerin Tespiti:
Yukarıda 7. ve 8. sıradakiler hariç diğer teslimler
2005 yılında KDV iadesine konu edilebilecektir.
4. sıradaki satış, inşaat sürerken 2004/haziran
döneminde topraktan satış yapılmış olup, henüz bir teslim söz konusu
olmadığından bu satışın 2004/haziran döneminde iadeye konu edilmesi mümkün
görünmemektedir. Dairenin teslimi 2005/haziran döneminde yapıldığından
iadeye de bu dönemde konu edilecektir.
7. ve 8. sıradaki teslimler 2006 yılında
yapılmış olduğundan dolayı bu daire teslimlerinin iadesi,bu dönemde
iadeye konu edilecektir.
Buna göre 2005 yılında iadeye konu edilecek
dairelerin yüklenilen KDV hesabı aşağıdaki gibi olmaktadır.
6.
Etap:
İadeye
Konu Edilecek Teslimlerin Yüklenilen KDV Hesabı:
Yukarıda 3. etapta yapılan hesaplamada birim m2 'ye düşen
yüklenilen KDV'nin 100 YTL olduğu hesaplanmıştı. Bu tutar iadeye konu edilecek
konutların m2 alanlarıyla çarpılarak yüklenilen KDV
bulunmuştur.
2005 yılında İadeye Konu olan Daireler ve yüklenilen
KDV'leri aşağıdaki gibi olmaktadır.
7.
Etap:
Dönemler
itibariyle İade Edilebilir KDV Hesabı:
Bu etapta iadeye konu dairenin teslim edildiği
dönemler tespit edilecektir. İade hesaplanacak ilk dönemin tespitinden sonra
o dönemde teslim edilen dairelerin inşası sırasında yüklendiği(5.etapta
hesaplanan) KDV'den, teslim sırasında %1 olarak hesaplanarak beyan edilen KDV
çıkartılacak, kalan KDV, teslimin yapıldığı dönemden bir sonraki teslimin
yapıldığı döneme kadar arada geçen dönemlerdeki KDV beyannamesinde
devreden KDV'lerle karşılaştırılacak, küçük olan KDV tutarı, iade edilecek
KDV olarak esas alınacaktır. Bu iade tutarı bir sonraki döneme, önceki
dönemden iade edilecek KDV olarak aktarılacaktır. 2. dönem KDV iadesi
de aynı şekilde tespit edilerek önceki dönemden gelen iade edilecek KDV ile
toplanarak bulunan iade tutarı, daha sonraki iade dönemine kadar ara
dönemlerin devreden KDV beyannamesiyle karşılaştırılıp yine küçük olan KDV
iade edilecek KDV olarak bir sonraki döneme aktarılacaktır. Bu şekilde
yapılan hesaplamalarla yıl sonuna kadar gelinecektir.
İnşaat işlerindeki iade, yıllık olup takip eden
yılın Ocak- Kasım* dönemlerinden herhangi birisinde talep edilebiliyor. Yıl
sonunda toplanarak gelen iade tutarı yine iadenin isteneceği döneme kadar
aradaki dönem beyannamelerindeki devreden KDV' ler le karşılaştırılacak,
küçük olan tutar, iadeye konu edilecektir.
Yukarıdaki açıklamalara göre örnek olayımızdaki
müteahhidin dönem dönem iade edilecek KDV'nin hesabı aşağıdaki gibi
olmaktadır.
*Bilindiği üzere 99 nolu K.D.V. Genel
tebliği gereği indirimli orana tabi teslimlere ilişkin K.D.V. iadeleri
01/07/2006 tarihinden itibaren aylık alınabilmektedir.
İlk dönem Nisan 2005
İade talep edilecek bundan sonraki dönem haziran ayı
olduğundan karşılaştırma yapmak için, 2005/nisan-mayıs dönemleri KDV
beyannamesindeki devreden KDV bilgileri gerekli olacaktır. Bu beyannamedeki
bilgilerin aşağıdaki gibi olduğu varsayılmıştır.
Yukarıdaki tabloda toplam iade edilebilir KDV 24.750
YTL, 2005/mayıs dönemindeki devreden KDV 20.000 YTL olup, bu tutar daha düşük
olduğundan 2005/haziran dönemine aktarılacak iade tutarı olarak esas
alınacaktır.
Haziran 2005 dönemi
İade talep edilecek bir sonraki dönem eylül
dönemi olduğundan, karşılaştırma yapmak için 2005/haziran-ağustos
dönemleri KDV beyannamesindeki devreden KDV bilgileri gerekli olacaktır.
Bu beyannamelerdeki bilgilerin aşağıdaki gibi olduğu
varsayılmıştır.
Yukarıdaki tabloda toplam iade edilebilir KDV 44.250
YTL olup, 2005/haziran-ağustos dönemlerindeki KDV beyannamelerinde gözüken
devreden KDV'lerden düşük olduğundan bu tutar, bir sonraki döneme iade
edilecek KDV olarak devredecektir.
Eylül 2005 dönemi
En
son iadeye konu edilecek teslim 2005/eylül ayında yapılmıştır.
2005
yılında yapılan teslimlere ilişkin iade talebi 2006/mart döneminde
yapılacağı varsayılmıştır.
Buna göre 2005/eylül döneminden iadenin talep
edildiği dönemden bir önceki 2006/şubat dönemine kadar verilen KDV
beyannamelerindeki devreden KDV bilgilerine ihtiyaç vardır. Bu bilgilerinde
aşağıdaki gibi olduğu varsayılmıştır.
Yukarıdaki tabloda toplam iade edilebilir KDV 64.550
YTL dir. Ancak iadenin talep edileceği dönemden önceki 2006/Şubat ayına
kadar gözüken devreden KDV'lerle karşılaştırılıp, en düşük olanı iadeye konu
edilmesi gerekmektedir. Bu karşılaştırma yapıldığında, 2005/ekim ayının devreden
KDV 'si en düşük olup, 58.000 YTL dir. Bu nedenle bu tutar iadeye esas
alınacaktır.
8. Etap
Talep Edilecek İade Tutarı:
İndirimli oranların teslimlerine ait iade yıllık* olup, iade, takip eden
yılın ocak-kasım dönemlerinden herhangi birinde istenebilmektedir. Bu
dönemlerde iadenin talep edilmemesi durumunda düzeltme beyannamesi vermek
suretiyle de olsa daha sonraki dönemlerde iade talep edilememektedir.
Bir
önceki etapta müteahhidin 2005 yılındaki 150 m2 den düşük
konut teslimleri için hesapladığımız iadeye esas alınması gereken tutar
58.000 YTL dir.
Her
yıl bakanlar kurulunca tespit edilen sınırı aşan vergiler iade
edilebilmektedir.Bu tutar 2005 yılı için 10.000 YTL olarak tespit edilmiştir.
Buna
göre 2006/mart döneminde talep edilecek iade tutar (58.000 - 10.000 =) 48.000
YTL olacaktır.
Burada dikkat edilmesi gereken hususları şöyle
sıralayabiliriz.
1- İnşaat süresince
indirim konusu yapılan K.D.V.’ sinin bağımsız bölümlerin maliyetlerine göre
hesaplanması
2- İndirimli orana tabi
olan 150 m2 altındaki konut maliyetlerine isabet eden yüklenilen K.D.V.’ nin
hesaplanması, (bu hesaplama sırasında konut maliyetinde kullanılan malzeme
miktarlarının projeye göre hazırlanan metrajlara uygun olmasına dikkat edilmelidir.)
3- 150 m2 altındaki
konutların satıldığı dönemlerde yüklenilen K.D.V. ‘ den tahsil edilen K.D.V.
Düşüldükten sonra kalan kısmı iade istenmelidir.
4- K.D:V. İadelerini
istenme şekilleride istenilen belgeler 74 - 76 - 82 85 ve 99 sıra no'lu KDV Genel tebliğlerinde
yapılan açıklamalara uygun hazırlanmalıdır.
*Bilindiği üzere 99 nolu K.D.V. Genel
tebliği gereği indirimli orana tabi teslimlere ilişkin K.D.V. iadeleri
01/07/2006 tarihinden itibaren aylık alınabilmektedir.
ÖZEL
İNŞAATLARDA VERGİLEME VE MUHASEBE UYGULAMASI
1-Giriş:
Son birkaç yıldır döviz kurunun ve faizlerin düşmesi
emlak piyasasını hareketlendirmiş bulunmaktadır. Ayrıca bankaların konut
alıcılarına düşük faizle uzun vadeli kredi imkanı tanımaları bu piyasanın
gözde olmasına neden olmuştur. Bu durum müteahhitlerin tekrar inşaat işlerine
girmesine neden olmuş, memleketin heryeri şantiyeye dönmüş durumdadır.
İnşaat işinin revaçta olduğu bugünlerde bu işin
vergilemesi ve muhasebesindeki inceliklerinin bilinmesi gerekmektedir.
Bilindiği üzere inşaat işleri, yapım türlerine ve
yapım sürelerine göre farklılık göstermektedir. Her inşaat faaliyetinin
vergilemesi ve muhasebesi farklılıklar göstermektedir. Bu nedenle her
faaliyet türü önce başlık olarak belirtilip sonra konuyla ilgili vergileme ve
muhasebe kaydı uygulamalı olarak açıklanmaya çalışılmıştır.
2-
Kişisel Servete Dahil Arsanın, Kat Karşılığı Müteahhitlere Verilmesi
Suretiyle Yaptırılan İnşaatlar :
Uygulamada karşımıza sık çıkan örneklerdendir. Vergi
mükellefi olmayan kişilerin yıllar önce yatırım amaçlı olarak aldıkları
arsayı, inşaat işiyle uğraşan müteahhitlere kat karşılığı anlaşarak inşaat
yaptırmalarıdır. Arsa sahipleri, inşaat sonucu ortaya çıkan daire ve
işyerlerinin bir kısmını inşaatı yapan müteahhite, kalan kısmını da kendisi
almaktadır. Sık olarak karşımıza çıkan bu tip inşaat işinde vergileme ve
muhasebe kayıtları aşağıda verilen örnek olay üzerinde açıklanmıştır.
Örnek :
Ahmet Demir 5 yıl önce yatırım
amacıyla aldığı arsayı, 2005 yılında kat karşılığı müteahhitle anlaşmıştır.
Müteahhit aldığı arsa üzerine 10 adet daire, 2 adet işyeri yapacaktır.
Arsa sahibine 5 daire 1 işyeri verecektir.
a- Kişisel Servete dahil arsanın
Müteahhide verilmesinde vergileme:
Ahmet
Demir'in kişisel servetine dahil arsayı kat karşılığı müteahhide
vermesi G.V. Kanunun 80/6. maddesi uyarınca 4 yılı geçmiş olması nedeniyle
değer artış kazancı olarak vergilendirilmeyecektir.
b- Müteahhidin vergilendirilmesi:
Yukarıdaki
örneğe devam edersek müteahhit yukarıdaki arsayı 2005 yılında 5 daire 1
işyeri karşılığında alarak, 2005 yılında inşaata başlamış, 2006 yılında
bitirerek 10 daire ve 2 işyeri yapmıştır. Anlaşmaya göre 5 daireyi ve 1
işyerini arsa sahibine devretmiş, kalan daireleri ve 1 işyerini 2006 yılında
satmıştır.
Müteahhidin
yaptığı daire ve işyerlerine yapılan giderlerin muhasebe kayıtı
ve vergilemesi aşağıdaki gibi olacaktır.
2005 yılında yapılan harcamalar:
Not: Yukarıda alınan inşaat malzemesinin 500.000 YTL sini
2005 yılında inşaatta kullanmış , 100.000 YTL lik kısmı 2006 yılına
devretmiştir.
Muhasebe Kayıtları:
1-----------------------------------------/----------------------------------------
150- İlk madde ve Mlz. Hs. 600.000
191- İndirilecek KDV
108.000
XXX(Kasa-Satıcılar)
708.000
İnşaat malzemelerinin alış kaydı
2---------------------------------------
/-----------------------------------------
710- Direkt İlk Madde
Mlz Giderleri. 500.000
150-İlk Madde ve Mlz Hs. 500.000
İlk madde ve malzemeden yıl içinde inşaata
sarfedilen kısmı
3----------------------------------------
/---------------------------------------
720- Direkt İşcilik
Giderleri 200.000
730- Genel Üretim
Giderleri 50.000
191- İndirilecek
KDV
9.000
770- Genel Yönetim
Giderleri 10.000
191- İndirilecek
KDV
1.000
760- Pazarlama Satış
Dağıtım Giderleri 5.000
191- İndirilecek
KDV
900
780- Finansman
Giderleri
20.000
XXX(Kasa-Satıcılar)
295.900
Yıl içinde yapılan harcamaların kaydı
4---------------------------------------/------------------------------------------------------
151 Yarı mamul Üretim
750.000
711- Direkt İlk Madde Mlz Giderleri Yansıtma Hs..
500.000
721- Direkt İşcilik Giderleri Yansıtma
Hs. 200.000
731- Genel Üretim Giderleri Yansıtma
Hs 50.000
Devam eden inşaat hesabındaki giderlerin
yıl sonu yarı mamul hesabına devri
5-----------------------------------------/-----------------------------------------------------
711- Direkt İlk Madde
Mlz Giderleri Yansıtma Hs.. 500.000
721- Direkt İşcilik
Giderleri Yansıtma Hs.
200.000
731- Genel Üretim
Giderleri Yansıtma Hs
50.000
710-
Direkt İlk Madde Mlz Giderleri. 500.000
720- Direkt İşcilik Giderleri
200.000
730- Genel Üretim Giderleri
50.000
Yarı mamul hesabına atılan gider
hesaplarının kapatılması
6----------------------------------------------/-------------------------------------------------
631- Pazarlama Satış Dağıtım
Giderleri 5.000
632- Genel Yönetim
Giderleri
10.000
660- Kısa Vadeli Borçlanma
Giderleri
20.000
771- Genel Yönetim Giderleri Yansıtma
Hs 10.000
761- Pazarlama Satış Dağıtım Giderleri
YansıtmaHs 5.000
781- Finansman Giderleri Yansıtma
Hs
20.000
Faaliyet giderlerinin gelir tablosu hesablarına devri
7-------------------------------------------
/---------------------------------------------------------
771-Genel Yönetim Giderleri Yansıtma
Hs
10.000
761-Pazarlama Satış Dağıtım Giderleri
YansıtmaHs 5.000
781-Finansman Giderleri Yansıtma
Hs
20.000
770- Genel Yönetim Giderleri 10.000
760- Pazarlama Satış Dağıtım Giderleri 5.000
780- Finansman Giderleri Hs
20.000
Faaliyet giderleri hesabının kapanış kaydı
8---------------------------------------------/------------------------------------------------------
190- Devreden
KDV
118.900
191-
İndirilecek KDV 118.900
KDV beyannamelerinin beyanı sırasında
yapılan kayıtlar
9----------------------------------------------
/ -----------------------------------------------------
690 Dönem Karı Veya
Zararı
35.000
631- Pazarlama Satış Dağıtım Giderleri 5.000
632- Genel Yönetim Giderleri
10.000
660- Kısa Vadeli Borçlanma Giderleri 20.000
Faaliyet giderlerinin K/Z Hesabına devri kaydı
10--------------------------------------------
/ --------------------------------------------------------
692- Dönem Net Karı veya Zararı Hesabı
35.000
690- Dönem Karı Veya Zararı
35.000
Dönem K/Z hesabının Dönem net Kar Zarar hesabına devri
11-------------------------------------------/-----------------------------------------------------------
591- Dönem Net
Zararı 35.000
692- Dönem Net Karı veya Zararı Hesabı 35.000
Dönem zararının Blanço hesabına devri
----------------------------------------
/ --------------------------------------------------------------
2005 yılı Beyanıyla ilgili açıklamalar:
Yukarıdaki kayıtlar sonucu
Müteahitin 31.12.2005 itibariyle hesap durumu özetle aşağıdaki gibidir:
Müteahhit
Gelir vergisi mükellefi olup, yukarıdaki kayıtlara göre 2005 yılı için 2006
yılın Mart ayının 15'ine kadar gelir vergisi beyannamesi vermesi
gerekmektedir.
Yıl
içinde Geçici vergi beyannamelerini ve KDV beyannamelerini de vermesi
gerekmektedir.
Sırası gelmişken belirtelim. Müteahhidin yaptığı
inşaat işi G.V. Kanunundaki yıllara sari inşaat işi değildir. Yıllara
sari inşaat işi olarak kabul edilebilmesi için;
- İşin inşaat işi olması,
- yıllara sari olması ve taahhüd edilmiş
olması şartlarını birlikte taşımış olması gerekmektedir.
Örneğimizde inşaat işi 2005 de başlayıp, 2006 yılında
bitmişse de yıllara sari olarak kabul edilmemektedir.
Bu iş, inşaat imalat işi gibi düşünülmesi
gerekmektedir. Dolayısiyle yukarıdaki kayıtlara göre Gelir Tablosu ve
bilanço çıkartılarak gelir vergisi beyannamesi verilmesi gerekmektedir.
Çıkarılan Blançoda;
- İlk Madde malzeme
(stok) :
100.000
- Yarı mamuller
(stok) : 750.000
- Dönem Net zararı
: 35.000
- Devreden KDV
: 118.900 YTL olarak yer
almalı
Gelir tablosunda da;
- Faaliyet giderlerinden kaynaklanan (Genel Yönetim
Giderleri-Pazarlama Giderleri- Finansman giderleri) 35.000 YTL, dönem zararı
olarak yer almalıdır.
- 2005 yılı için verilen gelir vergisi
beyannamesinde 35.000 YTL zarar beyan edilmelidir.
Örnek
olayımızda inşaat işi 2006 yılında da devam etmektedir. 2006 yılındaki
işlemlere geçmeden aşağıdaki hususları belirtmek gerekirse;
- 2005 yılı beyannamesinde gösterilen
zarar, 2006 yılında oluşacak kardan mahsup edilecektir.
- 24 sıra no'lu KDV Genel tebiğine göre,
150 m2 den düşük konut teslimleri 1.1.1998 tarihinden önce KDV'den istisna
edildiğinden bunlara isabet eden KDV'ler indirim konusu edilmeyip,
indirimlerden çıkartılıp maliyete atılması gerekiyordu.
- 66 sıra no'lu KDV Genel tebliğine göre
de 1.1.1998 den sonra bu teslimler %1 KDV 'ye tabi olup, buna ilişkin
KDV indirim konusu edileceği belirtilmiştir. İndirim konusu olması gereken
KDV'lerin 1.1.1998 yılından sonraki teslimlere isabet eden KDV'lerin maliyete
ya da gider yazılmamasına dikkat edilmesi gerekmektedir. Bu yüzden
örneğimizde 2005 yılında 191- no'lu hesaplarda indirim konusu edilen KDV'ler
yıl sonunda maliyete ya da giderlere atılmamıştır. Blançoda devreden KDV
olarak yer almıştır.
1.1.1998 den sonraki teslimlere ilişkin 150 m2 den
düşük konutlara ilişkin olup, indirimle giderilmeyen KDV'ler yıllık bazda
ertesi yılın Ocak-Kasım dönemlerinde* KDV kanunun 29/2. maddesine
göre iade olarak istenmesi mümkün bulunmaktadır.
Örnek
olayımızdaki müteahhit'in 2006 yılındaki inşaat işiyle ilgili bilgileri
aşağıdaki gibidir.
2006
yılında yapılan harcamalar:
Not:
Bu örnek olayda,
- İnşaat bittiğinde inşaat malzemesi
stoku bulunmadığı varsayılmıştır.
-
Finansman giderleri faaliyet giderlerine ait olduğu varsayılarak, maliyet
hesaplarına atılmamıştır.
Biten daire ve işyerlerinin büyüklüğü:
2006
yılında inşaat yapımı bitmiş olup, 10 adet daire ve 2 adet işyeri
yapılmıştır.
Daireler
eşit büyüklükte olup her biri 120 M2, işyerleri 150 şer M2 dir. Toplam inşaat
alanı (120*10 +150*2=) 1500 M2 dir.
Arsa sahibine Verilen Daireler
ve işyeri:
Arsa sahibine, arsa karşılığı
olarak 5 adet daire ve 1 adet işyeri verilmiştir.
*Bilindiği üzere 99 nolu K.D.V.
Genel tebliği gereği indirimli orana tabi teslimlere ilişkin K.D.V. iadeleri
01/07/2006 tarihinden itibaren aylık alınabilmektedir.
2006 yılında yapılan satışlar:
Müteahhidin
2006 yılında daire ve işyerlerinin tamamını satmıştır. Satışını yaptığı daire
ve işyerlerinin fiyatı ve KDV'leri aşağıdaki gibidir.
2006 yılında yapılması gereken muhasebe
kaydı:
İlk
kaydımız 2005'den 2006 yılına devreden stokların, yarı mamul haldeki inşaatın
ve sair hesapların devrini sağlamak bakımından açılış kaydı yapılmıştır.
-----------------------------------------------------/----------------------------------
150-İlk
Madde ve
Mlz.
100.000
151-Yarı
mamul 750.000
190-
Devreden
KDV
118.900
591-Dönem
Net
Zararı
35.000
XXX… 1.003.900
Açılış
kaydı
------------------------------------------------/-------------------------------------
2006
yılındaki harcamaların kaydı
---------------------------------------------/-----------------------------------------
150-İlk
madde ve Mlz. Hs. 200.000
191-İndirilecek
KDV
36.000
XXX (Kasa-Satıcılar)
236.000
İnşaat malzemelerinin alış kaydı
---------------------------------------------/-----------------------------------------------
710-Direkt
İlk Madde Mlz Giderleri. 100.000
150-İlk Madde ve Mlz Hs. 100.000
2005'den gelen İlk madde ve malzeme
stokunun inşaat yapımında kullanılması
---------------------------------------------/-----------------------------------------------
710-Direkt
İlk Madde Mlz Giderleri. 200.000
150-İlk Madde ve Mlz Hs. 200.000
2006 yılında alınan İlk madde ve
malzemenin yıl içinde inşaatta sarf edilmesi
------------------------------------------/--------------------------------------------------
720-Direkt
İşçilik Giderleri 100.000
730-Genel
Üretim Giderleri 40.000
191-
İndirilecek KDV
7.200
770-Genel
Yönetim Giderleri 10.000
191-İndirilecek
KDV
1.800
760-Pazarlama
Satış Dağıtım Giderleri
3.000
191-İndirilecek
KDV
540
780-Finansman
Giderleri
2.000
XXX (Kasa-Satıcılar)
182.540
Yıl içinde yapılan harcamaların kaydı
------------------------------------------/-------------------------------------------------
151- Yarı
mamul
Üretim
440.000
711-Direkt İlk Madde Mlz Gid.i Yansıtma Hs.. 300.000
721-Direkt İşçilik Giderleri Yansıtma
Hs.
100.000
731-Genel Üretim Giderleri Yansıtma
Hs
40.000
2006 yılı İnşaat Maliyet hesabındaki
giderlerin yıl sonu yarı mamul hesabına devri
---------------------------------------/---------------------------------------------------
711-Direkt
İlk Madde Mlz Giderleri Yansıtma Hs. 300.000
721-Direkt
İşçilik Giderleri Yansıtma
Hs.
100.000
731-Genel
Üretim Giderleri Yansıtma Hs
40.000
710-Direkt İlk Madde Mlz Giderleri.
300.000
720-Direkt İşçilik
Giderleri
100.000
730-Genel Üretim
Giderleri
40.000
Yarı mamul hesabına atılan gider hesaplarının
kapatılması
-------------------------------------------------------------------------------------------
Faaliyet
Giderlerinin sonuç hesaplarına devri kaydı:
-----------------------------------------------------/------------------------------------
631-
Pazarlama Satış Dağıtım
Giderleri
3.000
632- Genel
Yönetim Giderleri 10.000
660- Kısa
Vadeli Borçlanma
Giderleri
2.000
761- Pazarlama Satış Dağıtım Gid. Yansıtma Hs 3.000
771-Genel Yönetim Giderleri Yansıtma
Hs
10.000
781- Finansman Giderleri Yansıtma Hs
2.000
Faaliyet giderlerinin gelir tablosu
hesaplarına devri
--------------------------------------------------/---------------------------------------
771-Genel
Yönetim Giderleri Yansıtma
Hs
10.000
761-Pazarlama
Satış Dağıtım Giderleri Yansıtma
Hs 3.000
781-Finansman
Giderleri Yansıtma
Hs
2.000
770-Genel Yönetim Giderleri
10.000
760-Pazarlama Satış Dağıtım Giderleri 3.000
780-Finansman Giderleri
Hs
2.000
Faaliyet giderleri hesabının kapanış
kaydı
----------------------------------------------/-------------------------------------------
Biten dairelerin mamuller hesabına
alınış kaydı
-----------------------------------------------/------------------------------------------
152-
mamuller
1.190.000
151- Yarı
Mamuller
750.000
151- Yarı Mamuller
440.000
Biten
dairelerin mamuller hesabına devri
-------------------------------------------------------------------------------------------
Arsa sahibine daire ve
işyerlerinin tesliminde yapılacak işlemler:
Örneğimizde müteahhit kat karşılığı aldığı arsa
üzerine 10 adet daire 2 işyeri yapmıştı. Bunlardan 5 adet daireyi ve 1 adet
işyerini arsa karşılığı olarak arsa sahibine verecekti. Arsa sahibine bu
daire ve işyerlerinin teslimi, 30 seri no'lu KDV genel tebliğinde de
belirtildiği üzere KDV'ye tabidir. KDV'lerin gösterilmesi bakımından arsa
sahibine fatura kesilmesi uygun olacaktır. Arsa sahibine teslim edilecek
daire ve arsaların bedeli, KDV kanunun 27. maddesi uyarınca emsal bedeli
olacaktır. Emsal bedel V.U.K.'nun 267 maddesinin 2. sırasındaki düzenleme
uyarınca maliyet bedelinin toptan satışlarda %5, perakende
satışlarda %10 fazlası olmaktadır.
Öte yandan 1.1.1998 tarihinden sonraki 150 M2
altındaki konut teslimleri %1 KDV'ye tabidir. İşyerleri teslimlerinin tamamı
%18 KDV'ye tabidir.
Bu bilgilere göre müteahhidin arsa sahibine teslim
edeceği daireler ve işyerine düzenleyeceği fatura aşağıdaki gibi olacaktır.
Arsa sahibine düzenlenecek faturada;
Arsa sahibine düzenlenen yukarıdaki faturada sadece
KDV tahsil edilecektir. Faturanın üzerine, faturanın arsa bedeli
karşılığında düzenlenmiş olduğu belirtilebilir. Yasal defterlere kayıt
yapılırken bu faturadaki sadece KDV gösterilmesi yeterli olacaktır.
Ayrıca daire ve işyerleri için herhangi bir tahsilat yapılmayacağından 600
'lü hesaplara gelir yazılması söz konusu olmayacaktır.
Buna
göre aşağıdaki muhasebe kaydı yapılması yeterli olacaktır.
------------------------------------------------/------------------------------------------
120-
Alıcılar
27.511
391- Hesaplanan
KDV
27.511
Arsa sahibine teslim edilen daire ve
işyerlerine ait faturanın kaydı
-------------------------------------------------------------------------------------------
Müteahhide Kalan Dairelerin Maliyet
bedellerinin Tespiti:
Örnek olayımızda müteahhit 10 daire 2 işyeri
yapmıştı. Bunlardan 5 daire ve 1 işyerini arsa sahibine, 5 daire 1
işyeri de kendisine kalmıştı. 10 daire ve 2 işyerinin müteahhide
maliyeti 152- mamuller hesabında gözüken 1.190.000 YTL dir. Bu maliyet
içinde arsa sahibine devretmiş olduğu daire ve işyerlerine isabet eden
maliyet bedeli de mevcuttur. Arsa sahibine devredilen daire ve işyerlerinin
isabet eden maliyet, arsa bedeli olarak kabul edilmelidir.
Bu durumda müteahhide 5 daire ve 1 işyerinin maliyeti 152- mamuller
hesabındaki 1.190.000 YTL dir.
Maliyet hesaplarının sonuç
hesaplarına devri kaydı:
-------------------------------------------------------/-----------------------------------
620- Satılan Mamuller
Maliyeti 1.190.000
152- Mamuller
1.190.000
satılan daire ve işyerlerinin sonuç
hesabına devri
-------------------------------------------------------/-----------------------------------
Daire ve işyerlerinin satış kaydı:
Müteahhit kendine kalan 5 daire ve 1 işyerini
tamamını satmıştır. Dairelerin her biri 120 M2 olup, 150 M2 den düşük konut
teslimleri %1 KDV'ye tabi olduğundan satış bedelleri üzerinden %1 KDV
hesaplanmıştır. İşyeri teslimi için KDV oranı %18 dir.
Müteahhidin
daire ve işyeri satışında düzenleyeceği fatura aşağıdaki gibi olacaktır.
Daire
ve işyerinin satış kaydı:
--------------------------------------------------
/-----------------------------------------
120-Alıcılar
1.616.500
600- Yurt içi Teslimler 1.550.000
391- Hesaplanan KDV
66.500
Daire
ve işyerinin satışına ait faturanın kaydı
-------------------------------------------------/-------------------------------------------
KDV
Hesaplarının Kapanış Kaydı:
Bundan önceki bölümlerde de belirtildiği üzere
1.1.1998 'tarihinden önce, 150 M2 den düşük konutlar, KDV'den istisna
edildiğinden ve bu istisna kısmi istisna olduğundan dolayı, bu
teslimlere isabet eden KDV'ler indirimlerden çıkartılıp, maliyete ya da
giderlere kaydediliyordu. 1.1.1998 yılından sonra 150 M2 ye kadar konu
teslimleri %1 KDV 'ye tabi olduğundan eskiden olduğu gibi bunlara isabet eden
KDV'lerin indirimlerden çıkarılması mümkün olmamaktadır. Yanlışlıkla veya
eski alışkanlıkla bu KDV'lerin maliyete atılması halinde dönem karının
eksik hesaplanmasına neden olup, ileride yapılacak incelemede ilave tarhiyata
neden olacaktır. Bu nedenle 1.1.1998 den sonraki konut teslimlere isabet eden
KDV'ler, KDV beyannamelerinde devreden KDV olarak bekletilecek, daha
sonra bu teslimlere isabet eden KDV, iade olarak talep edilebilecektir.
Örnek olayımızdaki kayıtlarda
toplam;
Hesaplardaki toplamların aylık olma
durumları ihmal edilmiş, tek dönem olarak kabul edilmiştir.
Bu verilere göre KDV kapanış kaydı aşağıdaki
gibi olacaktır.
--------------------------------------------------/-------------------------------------------
391-Hesaplanan
KDV
94.511
190-
Devreden
KDV
69.929
190-Devreden
KDV
118.900
191-İndirilecek
KDV
45.540
KDV hesaplarının kapanış kaydı
-----------------------------------------------------/---------------------------------------
KDV beyannamesinde Devreden KDV olarak
69.929 YTL bulunacaktır.
Dönem Karının tespiti:
Örnek olayımızdaki kayıtlara göre
K/Zarar hesabına devri gereken hesaplar aşağıdaki gibidir.
-----------------------------------------------------/--------------------------------------
690- Dönem
Kar/Zarar Hesabı 15.000
631- Pazarlama Satış Dağıtım Giderleri 3.000
632- Genel Yönetim Giderleri
10.000
660- Kısa Vadeli Borçlanma Giderleri
2.000
Faaliyet giderlerinin Kar Zarara devri
kaydı
---------------------------------------------------/----------------------------------------
600- Yurt
içi
Satışlar
1.550.000
690- Dönem Kar/Zarar
Hesabı
1.550.000
Satışların K/zarara devri kaydı
------------------------------------------------/------------------------------------------
690- Dönem
Kar/Zarar Hesabı 1.190.000
620-Satılan mamuller Maliyeti 1.190.000
Satılan mamullerin K/z hesabına devri
--------------------------------------------------/----------------------------------------
Müteahhidin Gelir vergisi Hesabı:
Yukarıdaki kayıtlara göre müteahhidin
dönem karı aşağıdaki gibidir.
Net karın tespitine ilişkin
Muhasebe Kaydı:
-----------------------------------------------/--------------------------------------------
691-Dönem Karı
Vergi ve diğer Yasal Yük. Karş.(-) 102.020
370- Dönem Karı Vergi ve diğer Yasal Yük. Karş. 102.020
---------------------------------------------/----------------------------------------------
690- Dönem
Kar/Zarar Hesabı 345.000
691-Dönem Karı Vergi ve diğer Yasal Yük. Karş.(-) 102.020
692- Dönem Net Karı veya Zararı
242.980
--------------------------------------------/-----------------------------------------------
692- Dönem Net
Karı veya Zararı
242.980
590-Dönem Net Karı
242.980
--------------------------------------------------------------------------------------------
Gelir Vergisi Beyanı:
Yukarıdaki kayıtlara göre müteahhit 2006 yılına
ilişkin gelir vergisi beyannamesinde dönem karı olarak 345.000
YTL beyan edecektir. Bu beyanname üzerinden 2005 yılındaki faaliyet
giderlerinden kaynaklanan ve 2005 yılı beyannamesinde zararı olarak
beyan edilen 35.000 YTL, 2006 yılı kazancından indirim konusu edilerek, kalan
310.000 YTL üzerinden vergi hesaplanacaktır.
KDV
İade Tutarının Hesaplaması:
Katma değer Vergisinin 29. maddesine göre, bakanlar
kurulunca vergi nispeti indirilen teslim ve hizmetlerle ilgili olup, yıl
içerisinde indirilemeyen ve tutarı bakanlar kurulunca tespit edilecek sınırı
aşan vergi iade olunmaktadır.
Örnek olayımızda müteahhidin 120 M2 inşaat
teslimleri %1 KDV'ye tabi olup, bu teslimlere isabet eden KDV'ler iade konusu
edilebilecektir. İade teslimi takip eden yılın Ocak-Kasım dönemleri arasında
yapılması gerekmektedir. Örnek olayımızda müteahhit daireleri 2006 yılında
teslim ettiğinden, iadeyi de 2007/1- 11. dönemlerden herhangi birinde talep
etmesi gerekir. Yine KDV kanunun 29. maddesi uyarınca, iade bakanlar
kurulunun her yıl belirleyeceği tutarın üstündeki vergi, iade
edilebilmektedir. 2005 yılı için bu tutar 10.000 YTL olarak belirlenmiştir.
Bu bilgilere göre Örnek olayımızdaki müteahhidin KDV
iadesi aşağıdaki gibi hesaplanabilir.
Yukarıdaki
hesaplamalara göre müteahhit, 2007/ Ocak- kasım aylarından herhangi
birisinde 59.929 YTL KDV'yi iade olarak isteyebilecektir.
YILLARA YAYGIN İNŞAAT TAAHHÜT VE ONARIM
İŞLERİNDE 7/A SEÇENEĞİNİN İŞLEYİŞİ VE BİR TESPİT
GİRİŞ
Ülkemizde inşaat faaliyetleri vergisel açıdan iki şekilde düzenlenmiştir.
- özel
inşaat işleri
- inşaat
taahhüt ve onarım işleri.
Özel inşaat işleri bir üretim işletmesi olarak kabul
edilirken , inşaat taahhüt ve onarım işleri bir hizmet işetmesi olarak kabul
edilmiştir. Bu ayrım muhasebe sistemini işleyişinde farklılıkları da
beraberinde getirmiştir.
İnşaat taahhüt ve onarım işleri de kendi içinde iki
faklı şekilde değerlendirilmiştir. Yapılan inşaatlar bir takvim yılını
geçiyorsa bu inşaatlar “yıllara yaygın inşaat taahhüt ve onarım” işleri
olarak, bir yılı geçmiyorsa “inşaat taahhüt ve onarım işi” olarak kabul
edilmiştir.
1.YILLARA YAYGIN İNŞAAT TAAHHÜT VE ONARIM
İŞLERİNİN VERGİSEL BOYUTU
İnşaat firmasının(müteahhit firma) bir başka gerçek ya da tüzel
kişilere ait bir inşaat eylemini sözleşme koşullarına uygun olarak belirlenen
bir ücret karşılığında yapması işidir.
Yapılan inşaat eylemi bir takvim yılını geçtiği takdirde bu inşaat taahhüt
eylemi yıllara yaygın olarak kabul edilir.
GVK nun da yıllara yaygın inşaat taahhüt ve
onarım işlerinde kar veya zararın işin bitim yılında hesaplanmasını ve
tamamının o yılın geliri sayılarak mezkur yıl beyannamesinde gösterilmesini
ön görmüştür.
2.TEK
DÜZEN HESAP PLANINDA YILLARA YAYGIN İNŞAAT TAAHHÜT VE ONARIM İŞLERİ İÇİN
KULLANILAN HESAPLAR
Yıllara yaygın inşaat taahhüt işletmelerinde vergi hukukunun
benimsediği inşaat eylemi tamamlandıktan sonra kar ve zarar hesaplanır ilkesi
nedeniyle tek düzen hesap planında bu işletmelere özgü iki hesap
kullanılmıştır. Bu hesaplar;
170-178
Yıllara yaygın inşaat ve onarım maliyeti
Yıllara yaygın inşaat taahhüt ve onarım işleri
nedeniyle ortaya çıkan maliyetlerin dönem sonunda toplandığı hesaplardır.
İnşaat eylemi devam ettiği sürece tüm maliyetler dönem sonunda bu hesaplarda
toplanır. Yıllara yaygın inşaat taahhüt ve onarım işletmelerinde her bir
inşaatın gelir ve giderlerinin ayrı ayrı tutulması nedeniyle tek düzen hesap
planında “yıllara yaygın inşaat ve onarım maliyetleri hesabı” 170-178
arasında dokuz ana hesaba ayrılmıştır. Böylece her bir inşaat için maliyetler
ayrı ayrı takip edilebilmektedir.[1]
350-358
Yıllara Yaygın İnşaat ve Onarım Hakediş Bedelleri
Yıllara yaygın inşaat taahhüt ve onarım işletmesinin
inşaatın yapmış olduğu kısmı karşılığında ihaleye veren makamdan almış olduğu
hakediş[2] bedellerinin
kaydedildiği hesaplardır. İnşaat eylemi devam ettiği sürece elde edilen tüm
hakedişler bu hesaplarda toplanır. Her inşaatın maliyet ve gelirinin ayrı
ayrı tutulması nedeniyle bu hesap dokuz ana hesap olarak düzenlenmiştir.[3]
3. YILLARA YAYGIN İNŞAAT TAAHHÜT VE
ONARIM İŞLETMELERİNDE 7 / A SEÇENEĞİ
3.1 Maliyet Hesaplarının İşleyişi
Yıllara yaygın inşaat ve taahhüt
işletmeleri bir hizmet işletmesi olarak kabul edildiği için 7/A seçeneğinde
üretim maliyeti olarak kullanılan
710 Direkt Hammadde ve malzeme maliyetleri
720 Direkt İşçilik maliyetleri
730 Genel üretim giderleri
Hesaplarının
yerine tüm üretimle ilgili maliyetler
740
Hizmet Üretim Maliyeti Hesabında toplanmaktadır.
Bu hesapta toplanan maliyetler, 741 Hizmet üretim maliyetleri yansıtma
hesabı aracılığı ile dönem sonunda 170-178 yıllara yaygın inşaat
ve onarım maliyeti hesaplarına aktarılarak aktifleştirilir. Yıllara yaygın
inşaat taahhüt ve onarım işletmelerinde ortaya çıkan ortak genel giderlerden[4] o
inşaata düşen paylar ise 751 Araştırma Geliştirme Gideri Yansıtma
Hesabı
761
Pazarlama Şatış Dağıtım Gideri Yansıtma Hesabı
771
Genel Yönetim Giderleri Yansıtma Hesabı
781
Finansman Giderleri Yansıtma Hesabı aracılığı ile 170-178 nolu hesaplara
aktarılır.
Her dönemin sonunda (inşaattın bitim bitmemesi önemli değil)
maliyet hesapları (740,750,760,770,780) ile yansıtma hesapları
(741,751,761,771,781) karşılıklı olarak kapatılır.
İnşaat eyleminin tamamlandığı yılın sonunda 170-178
nolu hesapta biriken tutarlar 622 satılan hizmet maliyeti hesabına aktarılarak
gidere dönüştürülür. Aynı dönemin sonunda 622 satılan hizmet maliyetindeki
tutarlar, 690 dönem karı veya zararı hesabına aktarılarak kapatılır. Böylece
tüm giderler 690 dönem karı veya zararı hesabının borç tarafında toplanır.
3.2.
Gelir Hesaplarının İşleyişi
Yıllara yaygın inşaat taahhüt ve onarım
işletmelerinin yapımını üstlendiği inşaatlardan elde ettiği hakediş bedelleri
inşaat eylemi devam ettiği sürece 350-358 yıllara yaygın inşaat ve onarım
hakediş bedelleri hesabına aktarılır. İnşaat eylemi tamamlandığı yılın
sonunda bu hesaplardan eğer gelir yurt içinden elde edilmişse 600 Yurt İçi
Satışlar hesabına, yurt dışından elde edilmişse 601 Yurt Dışı Satışlar
hesabına aktarılarak kapatılır. 600 ve 601 nolu hesaplarda biriken tutarlar
yine o dönemin sonunda 690 dönem kar zarar hesabına aktarılır. Böylece tüm
gelirler 690 hesabın alacak tarafında toplanır.
Sonuç ve Bir Tespit
Vergi Kanunları uyarınca yıllara yaygın inşaat taahhüt ve onarım faaliyetinde
bulunan işletmelerin kar veya zararının tespiti inşaat eyleminin
bittiği yılın sonunda yapılmaktadır. İnşaatın devam ettiği yıllar içinde elde
edilen gelirler ve ortaya çıkan maliyetler, gelir ve maliyet hesaplarına
aktarılmamakta, maliyetler 170-178 yıllara yaygın inşaat maliyeti hesabında,
gelirler ise 350-358 inşaat onarım hakediş bedelleri hesaplarında takip
edilmektedir.
İnşaatın bittiği yıl içinde ortaya çıkan maliyetler
ve gelirler genel olarak muhasebe uygulamalarında diğer yılların
aksine, doğrudan doğruya maliyet(622 satılan hizmet maliyeti)hesaplarına ve
gelir (600 - 601 satışlar) hesaplarına aktarılmaktadır. Asıl olan inşaatın
sona erdiği yıl sonunda da diğer yıllarda yapıldığı gibi ilk önce maliyet ve
gelirler 170-178 yıllara yaygın inşaat maliyeti ve 350-358 inşaat onarım ve
hakediş bedelleri hesaplarına aktarılmalıdır. Böylece inşaatın devam ettiği
yıllar itibariyle toplanan maliyet ve gelirler toplam olarak muhasebe
kayıtlarında ilgili bu hesaplarda görülür. Bu aşamadan sonra dönem sonu
itibariyle ilgili gider ve gelir hesaplarına aktarılmalıdır.
İnşaatın bittiği yıl sonu itibariyle 170-178 hesaptaki tutarla 622
satılan hizmet maliyetindeki tutarın aynı olması gerekir. Aynı şekilde
350-358 inşaat onarım hakediş bedellerindeki tutar ile 600-601 satışlar
hesabının tutarlarının da eşit olması gerekir. Son yıl ortaya çıkan maliyet
ve gelirler doğrudan doğruya maliyet(622) ve gelir(600-601) hesaplarına
aktarılması durumunda ise bu eşitlik sağlanamayacaktır. 170-178 yıllara
yaygın inşaat maliyetleri hesabının parasal değeri 622 satılan hizmet
maliyeti hesabından 350-358 inşaat onarım hakediş hesabının parasal değeri de
600-601 satışlar hesabındaki tutardan fazla olacaktır.
YILLARA YAYGIN İNŞAAT VE ONARIM İŞİNİN DİĞER İŞLERLE
BİRLİKTE YAPILMASI DURUMUNDA MÜŞTEREK GİDER DAĞITIMI
Bilindiği gibi YSİOİ’nin diğer işlerle birlikte
yapılması durumunda, işletme bünyesinde işlerle direkt ilgili olarak oluşan
maliyet ve giderler işlere direkt yansıtılır. Ancak bir takım giderler vardır
ki, işlerle direkt ilişkilendirilmesi mümkün olmadığından birebir dağıtımı da
mümkün değildir. İşletme bünyesinde tüm işler için ortak olarak oluşan ve
müşterek giderler diye adlandırılan genel giderlerin dağıtılmasına ilişkin
GVK’nun 43 üncü maddesinde bir takım esaslar belirlenmiştir. Bu esaslar
uyarınca ;
— Yıl içinde tek
veya birden fazla inşaat ve onarma işi 42 nci madde kapsamına girmeyen
işlerle birlikte yapılıyorsa her yıla ait müşterek genel giderler tahsil
olunan istihkak bedelleriyle diğer işlere ait satış veya hasılat tutarının
birbirine olan oranı dahilinde dağıtılacaktır.
— Yine YSİOİ ve
diğer işlerde ortak olarak kullanılan makine, teçhizat, bina, nakil
vasıtaları gibi duran varlıkların amortismanları bunların her işte
kullanıldıkları gün sayısına göre dağıtılır.
Müşterek gider dağıtımı sırasında şu hususlara
dikkat edilmelidir.
— Kanun
metnindeki “diğer işler” den maksat her türlü ticari ve sınai faaliyeti
yanında yıllara sari iş organizasyonu çerçevesinde yapılan makine veya
gayrimenkul kiralamaları, duran varlık satışları, iştirak gelirleri gibi
arızi gelirleri de kapsamaktadır . Dolayısıyla, müşterek giderlerden
bunlara da pay verilmelidir. (Konuyla ilgili muhtelif Danıştay kararları da
mevcuttur.)
— Ticari
işletmenin faaliyetlerinin bir sonucu olan mevduat faizi ve repo geliri gibi
finansman gelirlerine de müşterek giderlerden pay verilebilmesi mümkündür.
(14.4.1997 tarih ve B.07.0.GEL.0.51/5114 – 36 /15541 sayılı Bakanlık
muktezası bu yönde görüş vermiştir.)
— Müşterek
finansman giderleri dağıtılırken, bize göre işletme bünyesinde oluşan
finansman gelirlerinin finansman giderlerinden mahsup edilmesi
(netleştirilmesi), bu mahsup sonrası artan finansman giderlerinin dağıtıma
tabi tutulması uygun olacaktır.
Bu anlayış çerçevesinde örneğin ABC A.Ş.’ nin
30.06.1999 tarihi itibariyle henüz bitmemiş yıllara sari işinden yıl içinde
450 milyar TL. istihkak aldığını, inşaat malzemesi alım satım
işlerinden 1000 milyar TL. hasılat elde ettiğini ayrıca firmanın
yıllara sari inşaat işleri için kullandığı bir iş makinasını kiraya verdiği
ve aynı dönemde 50 milyar TL. kira geliri elde ettiğini ve firmanın dağıtıma
tabi tutabileceği müşterek giderlerinin 200 milyar TL. olduğunu düşünelim. Bu
takdirde mükellefin bu tarihte vereceği geçici vergi beyannamesinde geçici
vergi matrahını tespit ederken aşağıdaki esasların dikkate alması gerekir.
Müşterek giderlerin YSİOİ’ne (Yıllara Sari İnşaat
Onarım İşleri) ait kısmı şöyle hesaplanır :
YSİOİ ‘nden elde edilen istihkak
toplamı = 450 = 0,3, 200
milyar x 0,3= 60 milyar TL.
Tüm işlerden elde edilen hasılat ve istihkak
toplamı 1500
Kalan 140 milyarlık kısım ise diğer işlere ait gider
payıdır.
Müşterek giderler yukarıdaki şekilde dağıtıldıktan
sonra, giderlerin 60 milyarlık kısmı yıllara sari inşaat işinin maliyetine
atılacak, kalan 140 milyar TL. lık kısmı geçici vergi döneminde beyan
edilecek olan inşaat malzemesi alım – satım işi ile diğer arızı kira
gelirinin, maliyeti olarak dönem karından indirilecektir.
506 SAYILI SSK KANUNU AÇISINDAN
BAKIŞ
İŞYERİ TESCİL
işveren,
örneği kurumca hazırlanacak işyeri bildirgesini işçi çalıştırmaya başlayacağı
tarihten önce Kuruma doğrudan vermek veya iadeli taahhütlü olarak göndermekle
yükümlüdür
SİGORTALI BİLDİRİM
İnşaat
yerlerinde işe başlatılacak kimseler için işe başlatıldığı gün kuruma veya
iadeli-taahhütlü olarak postaya verilen işe giriş bildirgeleri ile Kuruma ilk
defa işyeri bildirgesi verilen işyerlerinde işe alınan işçiler için en geç
bir ay içinde Kuruma verilen veya iadeli-taahhütlü olarak gönderilen işe
giriş bildirgeleri de süresi içinde verilmiş sayılır.
İŞİN
BİTİMİ
Özel inşaatlarda işin bitimi iskan raporu alınması
için ilgili belediyeye müracaat edilen tarih esas alınır.
Taahhüt işlerinde ise ihale makamının işi geçici kabulle teslim aldığı tarih
işin bitim tarihidir.
ASGARİ
İŞÇİLİK
Özel inşaat sahiplerinin belediyeden iskan ruhsatı
alırken, ihaleli işlerde işin bitiminde teminat mektubunun geri alınmasında
İlişiksizlik Belgesi istenmektedir. İlişiksizlik belgesi, özel inşaatlarda
inşaat maliyetinin belli bir yüzdesi, ihaleli işlerde de alınan istihkak
bedelinin yine belli bir yüzdesi işçilik olarak bildirilmesi gerekmektedir.
Asgari İşçilik olarak bildirilmesi gereken işçilik miktarı bildirilmişse,
bildirilen işçilik ödenmişse ve kuruma sigorta borcu da yoksa ilişiksizlik
belgesi verilmektedir.
Asgari işçilik bildirimin yapılıp yapılmadığının
tespiti 3 şekilde yapılmaktadır.
1. Sigorta Kurumunun Ünitelerinde yapılan
Asgari İşçilik Tespiti.
2. Meslek Mensuplarının (SMMM veya YMM) raporlarıyla
yapılan asgari işçilik tespiti
3. Sigorta Müfettişlerin incelemesiyle Yapılan
Asgari İşçilik Tespiti.
Asgari İşçilik tespiti yukarıda belirtilen üç
durumdan herhangi birisiyle yapılabilmektedir. Ancak bazı hallerde 1. ve 2.
sıradakilerle bu tespitlerin yapılması mümkün olmamakta mutlaka müfettiş
incelemesi yapılması gerekmektedir.
Asgari işçilik tespitinin kurum ünitesine ya da meslek mensubuna
yaptırılmasının şartları ve özellikli durumları aşağıdaki gibidir.
Asgari İşçilik Tespitinin Kurum
Ünitesinde ya da Meslek Mensubuna yaptırılması
Kurum ünitelerince asgari tespit yapılabilmesi için
süresinde işyeri bildirimin yapılmış ve en az bir kez işçilik
bildiriminde bulunmuş olmalıdır. Bu durumda Kurum ünitesinin yapacağı ön
araştırma sonucu ihaleli işlerde istihkak bedeline, özel inşaatlarda maliyet
bedeline asgari işçilik tespit komisyonunca belirlenen asgari işçilik
oranlarının %25 eksilterek uygulanması suretiyle bulunan asgari işçilikle,
İşverenin bildirdiği işçilik mukayese edilmektedir.
Kurum ünitelerince yapılan asgari işçilik
tespitinde, işverenin işçilik faturaları dikkate alınmamakta bunun yerine bu
tür faturalara karşılık gelmek üzere %25 götürü bir oran eksilterek uygulanmaktadır.
Meslek mensuplarının ve Müfettiş incelemelerinde bu
oranda herhangi bir eksilme yapılmadan uygulanmaktadır. Buna karşılık işçilik
faturaları dikkate alınarak ihaleli işlerde istihkak bedelinden, özel
inşaatlarda maliyet bedelinden tenzil edilmektedir.
İşvereninin asgari işçilik tespiti müfettiş
incelemesini gerektirir bir durumu yoksa bu durumda ya bu tespiti kurum
ünitesine yaptırması gerekir ya da meslek mensubuna rapor düzenlettirmesi
gerekmektedir.
İşverenin işçilik faturaları istihkak bedelinin,
özel inşaatlarda maliyet bedelinin %25'inden fazla ise bu durumda meslek
mensubuna rapor düzenlettirmesi daha uygun olacaktır.
Ancak bu tercih seçilmeden önce aşağıda belirtilen
hususlar dikkate alındıktan sonra nihai kararın verilmesi yararlı olur.
Meslek Mensubunun Rapor Düzenlerken
Dikkate Alacağı Hususlar
16-355 sayılı genelgeyle,
Meslek mensubu inceleme sırasında, Kuruma bildirilmiş olan sigorta primine
esas kazançlar toplamının, inceleme sonucunda hesaplanan asgari işçilik
miktarından az olması durumunda, işveren kayıtlarında yer alan aşağıdaki
faturaları ve hususları dikkate alması gerektiği belirtilmiştir. Bu
genelgeye göre meslek mensubu;
1- Öncelikle, işverene ödenmesi gereken Katma
Değer Vergisi (KDV) ile varsa malzeme fiyat farkı ve akreditif bedelinin
miktarlarını gösterir idarenin (ihale makamının) yazısı ile idarece onaylı
son (kesin) istihkak (hak ediş) raporunun da inceleme raporuna eklenmiş olup
olmadığı kontrol edecektir.
2- İdarece (ihale makamınca) işverene, ödemelerin
(istihkakların) döviz şeklinde yapılması halinde, döviz tutarının, ödemenin
yapıldığı tarihteki T.C. Merkez Bankasınca belirlenen döviz satış kuru
üzerinden Yeni Türk Lirasına çevrilerek bulunan tutara düzenlenen raporlarda
yer verilmesi gerektiğinden, istihkakların ödendiği tarihler ile bu
tarihlerdeki T.C. Merkez Bankasınca belirlenmiş olan döviz satış kurlarının
da raporlarda belirtilmiş olup olmadığını araştıracaktır.
3- Asgari İşçilik Tespit Komisyonunca belirlenmiş
olan asgari işçilik oranları, 29.09.2005 tarihli, 25951 sayılı Resmi Gazete’
de Tebliğ ekinde yayınlanmış olduğundan, meslek mensuplarınca yapılacak
incelemede, 16-353 Ek sayılı Genelgede yapılan
açıklamalar da göz önünde bulundurularak sözü geçen oranlar esas alınacaktır.
Ayrıca, meslek mensuplarınca rapor düzenlenmek üzere işyeri defter ve
belgeleri incelenen işlere ait oranların Tebliğ eki listede bulunmaması
halinde, oranın Asgari İşçilik Tespit Komisyonunca belirlenmesi amacıyla
tespite konu işe ait olup, idarece her sayfası onaylanmış son hak ediş raporu
ve oranın tespiti için gerekli olan diğer belgeler (sözleşme, iş bitirme
belgesi vb.) meslek mensubunca ilgili Ünitemize dilekçe ekinde verilebilecek,
Ünitemizce de, Asgari İşçilik Tespit Komisyonunca belirlenecek oran ilgili
meslek mensubuna ve işverene iadeli taahhütlü bir yazı ile bildirecektir.
Ancak, bu şekilde işlem yapılabilmesi için işveren
ile işyeri kayıtlarını inceleyecek olan meslek mensubu arasında bu konuda
düzenlenen sözleşmenin aslı veya noterden onaylı bir sureti de ibraz
edecektir.
Diğer taraftan, meslek mensuplarınca
inceleme raporu düzenlenirken, Tebliğ eki listede benzer bir iş için
belirlenmiş olan oran dikkate alınmayacaktır.
4- Kurumumuza bildirilmiş olması gereken asgari
işçilik miktarının; ihale konusu işlerde toplam istihkak tutarına, bina
inşaatı işyerlerinde ise bina maliyet bedeline, işin asgari işçilik
oranının % 25 eksiltilmeden uygulanmak suretiyle hesaplanması gerekmektedir.
5- Yukarıda belirtilen hesaplama doğru yapılmış
olmasına rağmen, bu hesaplama sonucunda Kurumumuza yeterli oranda işçilik
bildirilmemiş olduğunun anlaşılması durumunda, meslek mensubunca yapılmış
olan incelemede;
5.1. İstihkak tutarından öncelikle fatura
karşılığında malzemeli işçilik ihtiva eden ödemeler ile nakliye ve
varsa hafriyat ödemelerinin toplam istihkaktan düşülmesi ve bakiye istihkaka
yeniden işin asgari işçilik oranının uygulanması suretiyle bulunacak
tutarın Kurumumuza bildirilmiş olup olmadığına bakılması, yine eksik
bildirimde bulunulduğunun tespiti halinde,
5.2. İşyeri kayıtlarından bazı sigortalılara 506
sayılı Kanunun 78 inci maddesi uyarınca belirlenen sigorta primine esas
kazanç üst sınırının üzerinde ücret ödemesi yapıldığı tespit edilmiş
ise, ücret tediye bordrolarında kayıtlı brüt ücretler ile üst sınır
arasındaki fark ücretler ve salt işçilik içeren faturalı işçilik ödemeleri,
işin asgari işçilik oranı uygulanmak suretiyle hesaplanan asgari işçilik
tutarından düşülerek inceleme yapılması gerektiğinden, buna göre
işlem yapılıp yapılmadığı kontrol edecektir.
Ancak, işverenlerce ve varsa aracılar tarafından
başka firma veya şahıslara fatura karşılığında yapılmış olan ödemeler istihkak
tutarından düşülürken, düşülen ödemeler tutarının, istihkak (hak
ediş) raporunda o iş için ödenmiş bulunan miktarı aşmaması gerekir.
Örneğin, işverenin
defter ve belgelerinde nakliye ödemelerinin toplam miktarı 100.000.-
YTL, buna karşılık son istihkak raporunda nakliye bedellerinin miktarı
90.000.- YTL ise, toplam istihkak tutarından 100.000.- YTL değil, 90.000.-
YTL” nin düşülmesi gerekmektedir.
Görüldüğü gibi, meslek mensubunca,
yapılan incelemede, ihale konusu işlerde istihkak tutarına, işin asgari
işçilik oranının %25 eksiltilmeden uygulanması sonucunda Kuruma
yeterli işçilik bildirilmemiş olduğunun anlaşılması halinde, işverence başka
firma veya şahıslara iş yaptırılmış olup olmadığının işverene ve
varsa aracılara ait işyeri kayıtlarından tespit edilmesi gerekmektedir.
İşverenlerce veya aracılar tarafından bu firma veya
şahıslara iş yaptırıldığının anlaşılması halinde, firma sahibinin adı-soyadı
veya ünvanı, adresi, telefon numarası, faturanın tarihi, sayısı, tutarı,
işyerinin işlem gördüğü Kurum Ünitesinin adı, işyeri sicil numarası, vergi
numarası ve Bağ-Kur numarası gibi bilgilere raporda yer verilmesi
gerekmektedir.
İşverenler veya aracıların başka firma veya
şahıslardan yaptırdıkları iş karşılığında aldıkları faturaların meslek mensuplarınca
işleme alınması sırasında;
1- Hariçte müstakil işveren durumunda olanlar veya
Bağ-Kur”a tabi şahıslar tarafından düzenlenen faturalı ödemelerin
“KDV” siz tutarları esas alacaktır.
2- Faturayı düzenleyen firmalarca, devamlı
işyerinde imal edilerek ihale konusu veya bina inşaatı
işyerine monte edilen işlerden dolayı malzeme bedeli ile
işçilik tutarı ayrı ayrı gösterilmiş ise, her iki tutarın toplamı, istihkak
veya maliyet bedelinden düşecektir.
Örneğin, Bilge
İnşaat A.Ş. nin, ihale suretiyle üstlendiği hastane inşaatının 5.000
metrekarelik doğrama işlerinin yapımını (imalini ve yerine montajını)
Akar Ltd. Şti. ne metrekaresi 10 YTL üzerinden vermiş ise, bu faturanın;
“5.000
metrekare doğrama işi malzemeli, işçilikli, metrekaresi 10 YTL den 50.000 YTL
“ şeklinde düzenlenmiş olması gerekmektedir.
Aynı faturada, 5000 metrekare doğrama bedeli
ile bu doğramanın yerine montaj işçiliğinin miktarı ayrı ayrı belirtilmiş
olsa bile, her iki bedelin toplamının, istihkak veya maliyet bedelinden
düşülmesi gerekecektir. Başka bir anlatımla, faturada, işçilik
tutarının ayırımının yapılmış olduğu düşünülerek, sadece işçilik
tutarının, istihkak veya maliyet tutarına asgari işçilik oranı
uygulandıktan sonra bulunan kazançlar toplamından düşülmemesi
gerekmektedir.
Nakliye
ödemelerinde ise durum farklıdır. Nitekim, rapor düzenlenirken, “Nakliye”
ödemelerinde nakliye ile malzeme bedelinin ayırt edilmesi gerekmektedir.
Örneğin, bir faturada,
5 kamyon kum bedeli :
100 YTL,
5 kamyon kumun nakliyesi : 250 YTL kayıtlı ise,
İstihkak veya maliyet tutarından sadece 250 YTL
düşecektir.
Aynı faturada, 5 kamyon kum ve nakliyesi olarak
toplam 350 YTL ödeme yapıldığı belirtilmiş ise, bu defa nakliye sözleşmesinin
malzemeyi de içermesi nedeniyle bu fatura değerlendirmede dikkate
almayacaktır.
3- Malzeme bedeli olmaksızın salt işçilik
içeren faturalı ödemeler, toplam istihkak tutarından veya bina maliyet
bedelinden değil, asgari işçilik oranı uygulandıktan sonra Kurumumuza
bildirilmiş olması gereken asgari işçilik miktarından (hesaplanan kazançlar
toplamından) düşülecek ve Kuruma bildirilen işçilikler bu tutar ile
karşılaştırılacaktır. Bu nedenle, işverenin ve aracıların, salt işçilik
içeren faturayı tanzim eden kimse ile yapmış olduğu sözleşmenin incelenmesi
gerekmektedir.
4- Bilindiği gibi, ihale konusu işin bölüm veya
eklentilerinden iş alan ve kendi adına sigortalı çalıştıran kimseler, 506
sayılı Kanunun 87 nci maddesine göre “aracı” olduklarından,
bu durumdaki kimselerin prim belgelerini işveren adına açılan işyeri dosyası
üzerinden Kuruma vermeleri gerekmektedir. Dolayısıyla, aracıların
bildirmiş oldukları işçilik tutarının, işveren tarafından bildirilmiş işçilik
olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
506 sayılı Kanunun 87 nci maddesine göre “Aracı”
durumunda olan kimselerin işverenlere kestikleri faturalarda kayıtlı
tutarlar, bu kimselerin bildirdikleri işçilikler, işverene ait işyeri ile
ilgili olarak yapılan incelemede dikkate alınmış olduğundan, ayrıca istihkaktan
veya bina maliyet bedelinden düşmeyecektir.
Daha önce Kurumda kendi adlarına tescil edilmiş
olan daimi mahiyetteki işyerlerinin işverenleri ise müstakil
işveren durumunda bulunduklarından, bu kimselerin daimi işyerinde imal ederek
ihale konusu işyerine monte ettikleri işlerde çalıştırdıkları sigortalıları,
ihale konusu işyerinden Kuruma bildirmelerine olanak bulunmamaktadır. Zira,
bu kimseler “aracı” durumunda değildir. Yaptıkları iş
karşılığında işverene verdikleri fatura karşılığı ödemeler, yukarıda
etraflıca açıklandığı gibi, işverene ait işyeri hakkında yapılacak işlemde,
niteliğine göre, yani malzemeli işçilik ise istihkak tutarından, salt işçilik
ise bu defa hesaplanan kazançlar toplamından düşecektir.
5- Meslek mensuplarının, faturayı düzenleyen
firma veya şahısların defter ve belgelerini inceleme yetkileri
bulunmadığından, sıhhatinden şüpheye düştükleri faturalı ödemeleri,
nedeni de belirtilmek suretiyle incelemede dikkate almamaları, ancak,
düzenleyecekleri raporlarda, söz konusu faturaların dikkate alınıp
alınmayacağı hususunun sigorta müfettişince yapılacak inceleme sonucunda
karar verilmesi gerektiği yönünde öneride bulunacaklardır. Bu durumda, konu,
sigorta müfettişleri tarafından incelenmesi amacıyla Ünitelerimizce ilgili
Grup Başkanlığına aktarılarak sonucuna göre işlem yapılacaktır. Ancak, meslek
mensubunca dikkate alınmayan faturaya rağmen işverence yeterli işçilik
bildiriminde bulunulduğunun anlaşılması halinde Ünitelerimizce sigorta
müfettişi incelemesi istenmeyecektir.
Faturalı ödemelerin dikkate alınış biçimini
açıklayıcı örnek
İhale konusu iş dolayısıyla ödenen
KDV hariç toplam
istihkak
: 4.000.000.- YTL,
Malzemeli işçilik ihtiva eden faturalı ödemeler
: 1.000.000.- YTL,
Salt işçilik içeren faturalı
ödemeler
: 50.000.- YTL,
Prime esas kazancın üst sınırını aşan ücretler
: 10.000.- YTL ,
İhale
konusu işin asgari işçilik oranı da Tebliğ eki listeye göre % 10 ise;
işverenin Kuruma bildirmiş olması gereken asgari işçilik miktarı aşağıdaki
gibi hesaplanacaktır:
Birinci Aşama
4.000.000 YTL - 1.000.000 YTL = 3.000.000.YTL (Bakiye istihkak tutarı)
3.000.000
YTL x % 10 (asgari işçilik oranı) = 300.000.- YTL
faaliyet süresi içinde Kuruma bildirilmiş olması
gereken asgari işçilik tutarı olarak bulunacaktır.
Kuruma bildirilmiş olan tutar, bu şekilde yapılan
hesaplama sonucunda bulunan tutar ile aynı veya fazla ise yeterli işçilik
bildirilmiş olacağından, işyeri kayıtlarının geçerli olması ve
işverenin Kuruma borcunun bulunmaması kaydıyla, raporda bu hususlar
da belirtilerek, ilişiksizlik belgesi verilebileceğine ilişkin öneride
bulunulması gerekmektedir.
Kuruma bildirilen tutar, yukarıda belirtilen
hesaplama sonucunda bulunan tutardan az ise, bu kez;
İkinci Aşama
300.000 YTL – 60.000 YTL ( 50.000 YTL + 10.000 YTL )
= 240.000. YTL, Kuruma bildirilmiş olan tutar ile kıyaslanacaktır.
Bu kıyaslama sonucunda Kuruma bildirilmiş olan
tutar, 240.000.-YTL veya daha fazla ise yine ilişiksizlik belgesi
verilebileceğine ilişkin rapor düzenlenebilecektir.
İşveren, bu iş dolayısıyla Kurumumuza 200.000 YTL
işçilik bildirmiş ise, örneğe göre Kuruma bildirmemiş olduğu
40.000.-YTL tutarındaki fark işçilik, işin faaliyet süresinin son ayına ait
prime esas kazanç olarak kabul edilecektir. Bu tutar üzerinden tahakkuk
edecek sigorta primi ve hesaplanacak gecikme zammının, ilgili Ünitemizce yapılacak
tebligat üzerine, tebligatın alındığı tarihten itibaren bir aylık süre
içerisinde ödeneceğinin dilekçe ile bildirilmesi halinde, ihbar, şikayet veya
şüpheli bir durum da yoksa, işin yürütümü için gerekli olan asgari işçilik
miktarının tespiti için sigorta müfettişi incelemesi istenilmeyecektir.
Öte yandan, yukarıda belirtilen örneğe göre,
incelemeyi yapan meslek mensubunca düzenlenecek raporda; Kurumumuza yeterli
işçilik bildirilmemiş olduğundan, 506 sayılı Kanunun 140 ıncı maddesinin
birinci fıkrasının (c) bendinin üçüncü alt bendinin son paragrafına göre
eksik işçilik miktarının (40.000. YTL’nin) mal edildiği son aya ait belgenin
verilmemesinden/eksik verilmesinden dolayı aylık asgari
ücretin üç katı tutarında ve aynı maddenin (d) fıkrasına istinaden
de, eksik işçilik miktarının mal edildiği son aya ilişkin işyeri
kayıtlarının geçersizliği (506 sayılı Kanunun 130 uncu
maddesinin sekizinci fıkrası ve Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 25
inci maddesinin c fıkrasında belirtildiği üzere) nedeniyle aylık
asgari ücretin yarısı tutarında idari para cezası verilmesi
gerektiği önerilmelidir.
İşverenin, yukarıda verilen örneğe göre hesaplanan
prim, gecikme zammı ve idari para cezası borçlarını ödemesi kaydıyla, başkaca
borcu da yoksa, işyerinden dolayı soğuk damgalı ilişiksizlik belgesi
düzenlenecektir. "
IV- SONUÇ
İhaleli işlerde ve Özel inşaat işlerinde ilişiksizlik belgesi alınabilmesi
için asgari işçilik bildiriminin yapılmış ve borcunun bulunmaması
gerekmektedir. Asgari işçilik tespiti müfettiş incelemesi dışında kurum
ünitesinde ya da Meslek mensubunun incelemesiyle yapılabilmektedir. Tespitin
Kurum ünitesinde yapılması durumunda asgari işçilik oranı %25 eksiltilerek
yapılmakta, meslek mensubunda bu oran aynen uygulanmaktadır. Bunun yerine
İşçilik faturaları dikkate alınmaktadır. İşçilik faturaları %25 'den fazla
ise, işin bitimi de 1.5.2004'den sonra bitirilmişse ayrıca 3,5 kat asgari
ücret tutarındaki idari para cezasının kesilmesi durumu dikkate alınmaya
değerse, bu durumda meslek mensubuna rapor düzenlettirilmesi daha uygun
olacaktır.
4857
SAYILI İŞ KANUNU AÇISINDAN BAKIŞ
BÖLGE
ÇALIŞMA MÜDÜRLÜĞÜ İLE İLGİLİ İŞLEMLER
DOSYA
AÇILMASI ; İnşaatta ilk sigortalı bildirim tarihinden itibaren 1 ay
içerisinde inşaat alanının bulunduğu bölge çalışma müdürlüğüne müracaat
edilerek işyeri numarası alınır.
YAPI
İŞ DEFTERİ; İnşaat başlama esnasında Yapı İş Defteri onaylatılır.
İnşaatın iş programları bu deftere işlenir.Teftişlerde de ibraz edilmek
zorundadır.
BİLDİRİMLER
; İnşaatta çalıştırılan işçilerin işe girişleri Ek-1 İşçi Bildirim Listesi,
çıkışları ise Ek-2 İşçi Çıkış Bildirim Listesi ile takip ayın 15.ine kadar
ilgili Bölge Çalışma Müdürlüğü ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına
bildirilir. Yine işin bitiminde Bölge Çalışma Müdürlüğüne 1 ay içerisinde
bilgi verilir.
İŞÇİ
SAĞLIĞI VE GÜVENLİK
İnşaat
işleri ağır işler grubunda sayıldığından gerek işçilerin işe alınması
sırasında ağır işte çalışabilir sağlık raporu gerekse inşaat
sahasında iş güvenliğini sağlayıcı işaret, levha, koruma bantları ve iş
kıyafetlerinin işçiye tesliminin yazılı olmasına dikkat edilmelidir.
İŞKUR
İLE İLGİLİ İŞLEMLER
İnşaatta
10 ve üstünde işçi çalışması halinde;
DOSYA
AÇILMASI; 10 ve yukarısında işçi çalıştırılmaya başlandığında işyeri bilgi
formu düzenlenerek İşkur’ a verilir.
BİLDİRİMLER;
Aylık İşgücü Çizelgesi takip eden ayın 5.ine kadar kuruma verilir..
Ayrıca
işçi sayısının 50 ve yukarısı olması halinde takip eden ayın başlangıcında
her yıl Ocak ayında belirlenen oranlarda Eski hükümlü, Özürlü ve Terör
mağduru yakınları çalıştırmak için müracaat edilmelidir.
TAPU
İŞLEMLERİ AÇISINDAN
Satış vaadi: Noterlerce düzenlenen satış vaadi sözleşmeleri
taraflardan biri isterse tapu siciline şerh verilir. Döviz üzerinden yapılan
satış vaadlerinde, talep günündeki Merkez Bankası döviz kuru üzerinden satış
vaadi bedeli Türk Lirasına çevrilerek harç hesaplanmalıdır.
İrtifak hakkı tesisi vaadi: Gayrimenkulün mülkiyetinin devri vaad
olunabileceği gibi gayrimenkul üzerinde irtifak hakkı (üst, kaynak, intifa, sükna,
geçit v.s.) kurulması da vaad olunabilir (Tapu K.26). İrtifak hakkı vaadi de
satış vaadindeki gibi şerh verilebilir. Vaadin ivazlı veya ivazsız olmasında
bir fark yoktur. Şerh için alınacak harç oranı binde 5.4’ dür. Sözleşmede
bedel yazılı değil ise, kayıtlı değer üzerinden, sözleşmede bedel yazılı ise
bu bedel ile kayıtlı değerin yüksek olanından harç hesaplanır.
Kat karşılığı inşaat hakkının şerhi: Noterlerce düzenlenen kat karşılığı inşaat
hakkı, bir mülkiyet devir vaadi mahiyetinde olduğundan satış vaadi gibi bir
ön akittir. Satış vaadinde olduğu gibi taraflardan biri isterse tapu kütüğüne
şerh edilebilir (MK.1009, TST.55/c). Kat karşılığı inşaat şerhi satış vaadi
gibi nitelendirildiğinden şerh için binde 5.4 harç alınması gerekmektedir.
Harç arsanın emlak beyan değerinden aşağı olmamak üzere, beyan edilen değer
üzerinden hesaplanır.
Bağışlama vaadi: Noterlerce düzenlenen gayrimenkul ve irtifak
haklarının bağışlanması vaadi sözleşmeleri gayrimenkul malikinin istemiyle
tapu kütüğüne şerh edilebilir (TST.55/c). Bağışlama vaadinin şerhinde harç
oranının ne olacağı belirgin değildir. Harçlar Kanununa ekli (4) sayılı
tarifeyle bu konuda açık bir harç öngörülmemiştir. Kanımızca bu tarifede
yapılacak bir değişiklikle satış vaadinde olduğu gibi bağışlama vaadi için
binde 5.4 harç tahsilinin öngörülmesi faydalı olacaktır.
İlgi: TST.55, BK.238
İrtifak hakkı tesisi: Gayrimenkul üzerine bedelli olarak üst, geçit,
intifa, sükna, kaynak gibi bir irtifak hakkı tesis edilmek istendiğinde resmi
senet düzenlenerek, tesisi için ödenen bedel üzerinden sadece lehine irtifak
hakkı kurulan taraftan binde 15 harç alınır. Mahkeme kararına istinaden
irtifak hakkı tesisinde de bu pozisyona göre harç alınır. Ancak Kat Mülkiyeti
Kanununun 55 inci maddesi ile harçtan muaf tutulduğundan, kat irtifakı tesisi
taleplerinde harç alınmaz.
İrtifak hakkının devri: İrtifak haklarından devri kabil olanların devrinde
de resmi senet düzenlenerek sadece devir alandan ödenen bedel üzerinden binde
15 oranında harç alınır.
İrtifak
hakkındaki değişiklik: İrtifak hakkının yerinin, kapsamının süresinin,
şartlarının bedelli veya bedelsiz değiştirilmesi, resmi senetle olur ve
tashih harcı tahsil edilir.
İlgi: MK.779,TST.30
KAT İRTİFAKI
a) Tanım ve Açıklama
Bir arsa üzerinde yapılmakta veya ilerde yapılacak olan bir veya birden çok
yapının kat, daire, iş bürosu, dükkan, mağaza, salon ve depo gibi ayrı ayrı
ve başlı başına kullanmaya elverişli bölümleri üzerinde, yapı tamamlandıktan
sonra geçilecek kat mülkiyetine esas olmak üzere, o arsanın maliki veya
paydaşları tarafından arsa payına bağlı olarak kurulan irtifak hakkına (Kat
İrtifakı) denir (KMK. 1/2, 2/c, 3/3).
Kat
irtifakı bir arsanın maliki veya paydaşları lehine arsa payına bağlı olarak
kurulur. Arsa payı kat irtifakından ayrı olarak devredilemeyeceği gibi miras
yoluyla da geçmez ve başka bir hakla kısıtlanamaz. Arsa payı devredildiği
zaman ona bağlı kat irtifakı da kendiliğinden devredilmiş olur.
Kat
irtifakı, resmî senetle ve tapu siciline tescil ile doğar (KMK. 10/1).
Bu resmî senet tapu sicil müdürlüğünce düzenlenir (KMK. 13/1). Kat irtifakına
konu olan arsanın tamamı bir kişiye ait ise resmî senet düzenlenmeyip istem
belgesi düzenlenmektedir.
b) Kat İrtifakı Kurulmasının
Şartları
1) Anayapı
henüz tamamlanmamış olmalıdır.
2) Yapılacak
bölümler bağımsız olmalıdır.
3) Yapılacak
yapının tamamında kat irtifakı kurulmalıdır.
4) Maliklerin
tümü istemde bulunmuş olmalıdır.
5) Birden çok malik varsa resmî senet, tek malik varsa istem belgesi düzenlenmiş olmalıdır.
6) Kanunda
belirtilen aşağıdaki belgeler getirilmiş olmalıdır.
c) İstenen Belgeler
1) Dilekçe:
Bütün bağımsız bölümlerin ayrı ayrı değerleri ile bu bölümlere, değerleri ile
orantılı olarak ayrılan arsa paylarını gösterir tüm maliklerce imzalanmış
dilekçe.
2) Genel İnşaat
Projesi: Bir mimar veya mühendis tarafından yapılmış olması ve doğruluğunun
belediyece (belediye sınırları dışında bayındırlık ve iskan
müdürlüğünce) tasdik edilmiş olması gerekir.
3) Bir
arsa üzerine birden fazla inşa edilen yapıların her birinin projede ayrı ayrı
gösterilmesi ve blok yapılarda, her blok için ayrı proje verilmesi
zorunludur.
4) Vaziyet
Planı: Bir arsa üzerine yapılacak birden fazla yapıların (blok veya ayrı
ayrı) arsa içindeki konumunu, varsa özel yol, yeşil saha, spor tesisleri gibi
ortak yerlerin açıkça gösterilmesi ve belediyece tasdik edilmiş olması
gerekir. Genel inşaat projesinde, vaziyet planı mevcut ise ayrıca vaziyet
planı ibrazına gerek yoktur.
5) Yönetim
Planı: Ana gayrimenkulün yönetimini düzenleyen yönetim planının her sayfasının
bütün maliklerce imzalanmış olması gerekir.
6) Liste:
Listenin, her bağımsız bölümün arsa payını, kat, daire, iş bürosu gibi
niteliğini ve bunların birden başlayıp sıra ile giden numarasını, varsa
eklentisini göstermesi ve ana gayrimenkulun maliki veya bütün paydaşları
tarafından imzalanması ve noterden tasdikli olması gerekir.
7) İşleme
konu taşınmaz mala ait, tapu senedi, yoksa taşınmaz malın ada ve parsel
numarasını belirtir belge veya malikin sözlü beyanı,
8) Tarafların
fotoğraflı nüfus cüzdanı, pasaport veya avukat kimliği ile vesikalık
fotoğrafları, T.C. Kimlik ve vergi numarası,
9) İşlem
taraflarında temsilci sıfatıyla katılan var ise, temsile ilişkin belge.
KAT
MÜLKİYETİ
a) Tanım ve Açıklama
Tamamlanmış bir yapının kat,
daire, iş bürosu, dükkân, mağaza, mahzen, depo gibi bölümlerinden ayrı ayrı
ve başlı başına kullanılmaya elverişli olanları üzerinde, o gayrimenkulün
maliki veya ortak malikleri tarafından, Kat Mülkiyeti Kanunu hükümlerine
göre, bağımsız mülkiyet hakları kurulabilir (KMK. 1).
Kat irtifakı arsa payına bağlı bir
irtifak çeşidi olup, yapı tamamlandıktan sonra arsanın malikinin veya kat
irtifakına sahip ortak maliklerin veya bunlardan birinin tapu idaresine
yapacağı yazılı bir istem üzerine, bu kanunda gösterilen şartlar uyarınca,
kat mülkiyetine çevrilir (KMK. 3).
Kat mülkiyeti ve kat irtifakı
resmi senetle ve tapu siciline tescil ile doğar. (KMK.10) Ancak malikin tek
olması durumunda, resmi senet düzenlenmez.
Ana gayrimenkulün tümünün
mülkiyeti (Kat mülkiyetine) çevrilmeden o gayrimenkulün yalnız bir veya
birkaç bölümü üzerinde kat mülkiyeti kurulamaz. Ancak, blok yapılarda en az 8
bağımsız bölümü kapsayan blok veya blokların tamamlanmış olması halinde, kat
mülkiyetine dönüştürülebilir. Bloklar 8 er bağımsız bölümden az ise
arsa üzerindeki yapıların % 40 ının tamamlanmış olması koşulu aranır.
Yaygın yapılardan (villalar gibi) yerleşim durumunu gösterir vaziyet planına
göre yapılacak bağımsız bölümlerin % 40 ının tamamlanmış olması aranır. (TKGM
1454 Gn.)
Kat mülkiyetinin tescili, tapu memurunca düzenlenen resmi senet uyarınca veya bir mahkeme hükmü uyarınca yapılır.
b) İstenen Belgeler
1. Dilekçe : Bütün bağımsız bölümlerin ayrı ayrı değerleri ile bu bölümlere,
değerleri ile orantılı olarak ayrılan arsa paylarını gösterir tüm maliklerce
imzalanmış dilekçe. (İstenildiğinde bu dilekçe tapu sicil müdürlüğü
görevlilerince yazılır.)
2. Genel İnşaat Projesi : Bir mimar veya mühendis tarafından yapılmış olması ve doğruluğunun
belediyece (belediye sınırları dışında Bayındırlık ve İskan Müdürlüğünce)
tasdik edilmiş olması gerekir.
3. Vaziyet Planı : Bir arsa üzerinde yapılan birden fazla yapıların (blok veya ayrı
ayrı) arsa içindeki konumu, varsa özel yol, yeşil saha, spor tesisleri gibi
ortak yerlerin açıkça gösterilmesi ve belediyece tasdik edilmiş olması
gerekir. Genel inşaat projesinde, vaziyet planı mevcut ise ayrıca vaziyet
planı ibrazına gerek yoktur.
4. Yapı kullanma izin belgesi (İskan
ruhsatı) : Tüm bağımsız bölümlere ilişkin
yapı kullanma izin belgesi aranmalıdır.
5. Fotoğraf: Ana gayrimenkulün ön ve arka cephelerini ve mümkünse yan
cephelerini gösterir en az 13 x 18 cm. boyutlarında alması ve belediyece
tasdik edilmiş olması gerekir.
6. Liste: Listenin, her bağımsız bölümün arsa payını, kat, daire, iş bürosu
gibi nevini ve bunların birden başlayıp sıra ile giden numarasını,
varsa eklentisini göstermesi ile ana
gayrimenkulün maliki veya bütün paydaşları tarafından imzalanması ve
noterden tasdikli olması gerekir.
7. Yönetim Planı: Ana gayrimenkulün yönetimini düzenleyen yönetim planının her
sayfasının bütün maliklerce imzalanmış olması gerekir.
8. Maliklerin
veya yetkili temsilcilerinin fotoğraflı nüfus cüzdanları, T.C. Kimlik ve
Vergi numaraları, vesikalık fotoğrafları.
9. Kat
irtifakı kurulmuş bir taşınmaz malın kat mülkiyetine geçişte; 1, 2, 3, 6 ve 7
nci maddelerdeki belgeler kat irtifakı tesisinde alındığından yeniden ibraz
edilmesine gerek yoktur.
Sadece, yapı kullanma izni (iskan
ruhsatı), fotoğraf ve yönetim planının (verilmemiş ise) ibrazı halinde maliklerden
birinin veya yöneticinin talebine istinaden kat mülkiyeti kurulur.
Bu pozisyon gereğince alınacak harç
vergi dairesince tahsil edilecektir. Bu nedenle vergi dairesince harç alınan
yapılar dolayısıyla tapu sicilinde yapılacak, cins değişikliği işlemi için,
ayrıca harç alınmayacaktır. Harcın vergi dairesince tahsil edildiğinin
belgelendirilmesi yeterlidir.
Emlak Vergisi Kanununun 27. Maddesinde
belirtilen ek süreler içinde emlak vergisi beyannamesi verilmemiş ve tapuda
cins değişikliği yapılmamış olanlarda bu pozisyona göre vergi dairesince
alınacak harç %50 fazlasıyla alınır.
Yukarıdaki fıkra uyarınca hesaplanacak
harç, emlak vergisi beyannamesinin verilmesi gereken süre içinde, şekli ve
muhtevası Maliye ve Gümrük Bakanlığınca tespit edilecek bir beyanname ile
beyan edilir ve beyanname verme süresi içinde ödenir.
Cins değişikliği nedeniyle verilmesi
gereken beyannamenin kanuni sürenin sonuna kadar verilmemesi halinde harç
vergi dairelerince cezalı olarak tarh olunur.
Tapu siciline tescil yapılmaması halinde
de bu harcın tahsili aynı esaslar dahilinde yürütülür.
İlgi: TKGM Gn.1997/8
Taşınmazın cinsinin yapılı hale
getirilmesi dışında kalan her nevi cins ve kayıt tashihi bu pozisyona
girmektedir (Harç K.65).
Bu pozisyona;
Kamulaştırılan taşınmazların kamulaştırmadan
vazgeçilerek eski sahibi adına iade yoluyla tescili,
Elbirliği mülkiyeti (iştirak) şeklinde kayıtlı taşınmazların
paydaşlar adına Paylı (müşterek) mülkiyet şeklinde
tesciline ilişkin işlemler dahildir. (İştirakın bozulmasında ayrıca her
yıl için belirlenen tutarda maktu damga pulu yapıştırılır.)
Ayrıca taşınmazın yüzölçümünün,
malikin adı, soyadı ve baba adının düzeltilmesi gibi işlemler bu
pozisyona girer.
Mahkeme kararına istinaden yapılan
tescillerde ise hemen bu pozisyona göre harç
tahsil edilmemeli mahkeme kararına konu tapu işlemi ne ise o işlemin girdiği
pozisyona göre harç hesaplanmalıdır. Örneğin, muvazalı işlemin hükmen
düzeltilmesinde binde 108, şufa hakkının kullanılmasına ilişkin ilamlarda
binde 15, hükmen kamulaştırmalarda binde 15 harç alınmalıdır. Mahkeme
kararına konu tapu işlemi hiç bir pozisyona girmiyorsa her nevi
kayıt tashihi olarak kabul edilip onbinde 5 oranında harç alınmalıdır.
Boşanma ilamında eşlerden birine veya çocuklara, diğer eşin
taşınmazının bırakılması halinde bunun tescili kendisine taşınmaz bırakılan
eşin istemi üzerine yapılır ve onbinde 5 oranında kayıt tashihi harcı alınır.
Evlenen kadının soyisim değişikliğinde yeni soyisminin tapu kütüğüne işlenmesi
istenirse yine onbinde 5 harç alınır. Ancak, evlenerek soyisminin değiştiği
nüfus kayıtları veya evlenme cüzdanı ile kanıtlanabildiği takdirde bu
belgelerin örnekleri dosyaya takılarak soyisim tashihi yapılmadan taşınmazın
tasarruf edilmesi de mümkündür. Tapu ve Kadastro idarelerinin sebep olduğu
hatalar harç alınmadan düzeltilir (TKGM. Gn.1458).
İpoteğin tescili sırasında yapılmış olan hataların
düzeltilmesi halinde ipotek miktarı üzerinden
onbinde 5 tapu harcı tahsil edilir.
Hisseli taşınmazlardaki tashih işlemlerinde harç hisseye tekabül eden değer üzerinden
hesaplanır. Ancak cins tashihi gibi taşınmazın tümünü ilgilendiren düzeltme
işlemlerinde harç taşınmazın tümünün değeri üzerinden hesaplanacaktır.
Şirketlerin birleşme devralma, bölünme işlemleri sonucu tapuda yapılacak tashih işlemleri
esasen bu pozisyona girmekle beraber harçlar kanunun 123. Maddesinde yapılan
değişiklikle bu işlemler harçtan istisna tutulmuştur.
İlgi: TST.85, TKGM.Gn.1458
Bu bölümde dikkat edilmesi gereken
hususları sıralar isek;
1- Arsa karşılığı
daire, kar veya dükkan yapan müteahhitler arsa sahibi ile yapacakları
sözleşmeyi ilgili tapu sicil memurluğuna şerh ettirmelidir.
2- Yapılacak inşaat ile
ilgili projeler belediyece onaylandıktan sonra kat irtifası kurulmalıdır.
3- İnşaatın bitiminde
kat mülkiyeti yapılmalıdır. Kat mülkiyeti kurulurken sigortadan
ilişiksizlik belgesi ve vergi dairesinden cins değişikliğine ilişkin harç
ödendi belgesi alınmak zorundadır. Ayrıca kat mülkiyeti kuruluktan sonra 3 ay
içerisinde Cins Değişikliği işlemi yapılmalıdır.
4- Bağımsız bölümlerin
satış bedelleri emsal bedelden düşük olmamalıdır.
BELEDİYE
VE EMLAK VERGİSİ AÇISINDAN
RUHSAT ÖNCESİ ALINACAK İZİNLER
a) Yapı Yıkım İzni : İmar Kanunu kapsamında
işlem gören yıkılacak derecede tehlikeli yapılar ile koruma tescilli yapılar
hariç olmak üzere, yeni inşaat yapma talebi veya başka bir nedenle
yıktırılması öngörülen yapılar için, yapı sahibinin zorunlu olarak ilgili
belediyesinden alması gereken izin belgesidir. Yıkım esnasında ve yıkım
sonrasında komşu parsellere ve kamuya ait yerlere zarar verilemez. Yapı
sahibi teknik sorumlu atamak suretiyle kamunun can ve mal güvenliğini
sağlayacak tedbirleri almak zorundadır. Yeni inşaat yapmak için yapı ruhsatı
almış yerlerde ayrıca yıkım izni alınmasına gerek yoktur.
b) İstinat Duvarı
İzni : Parsel içinde istinat duvarı yapılması gereken hallerde; yapı
denetim kuruluşu tarafından fenni mesuliyeti üstlenilmek kaydıyla, kot
krokisi, ham yollarda yol profili, parsele ait vaziyet planı ve istinat
duvarı betonarme projesi ile müracaat edilerek, belediyenin ilgili biriminden
ruhsat alınması zorunludur. Bu tür parsellerde yapılacak binalara istinat
duvarı tamamlanmadan önce hiçbir şekilde inşaat ruhsatı verilemez. İstinat
duvarı yapılması gereken yerlerde, istinat duvarı izni, hafriyat izni ile
birlikte verilir.
c) Hafriyat İzni
(Kazı İzni) : İnşaat ruhsatı alınmadan hafriyat yapılamaz. Ancak,
inşaat ruhsatı alınmadan önce, mal sahibinin talebi halinde, zemin etüdü veya
zemin iyileştirmesi ( kazık v.b) yapılabilmesi amacıyla, fenni mesuliyetin
üstlenilmesi kaydıyla, kazı ve zemin iyileştirme projesine dayanılarak,
ilgili belediyesince hafriyat izni verilir. Yapı sahibi, yapı müteahhidi,
varsa şantiye şefi, kazıda ve inşaat çukurlarından doğan her türlü kazalardan
ve zararlardan sorumlu olup, yol yapılarını, teknik alt yapıları ve komşu
parsellerdeki yapıları tehlikeye sokmayacak önlemleri almak zorundadırlar.
Kazı toprağı ve molozlarının yolları kirletmemeleri, belirlenmiş döküm
yerlerine dökümünün sağlanması, yapı sahibinin, müteahhidin ve şantiye
şefinin sorumluluğundadır. Aksi davranışlar hakkında İmar Kanununun 40. ve
42. Maddeleri uygulanır.
d) Vaziyet Planı
Onayı: Bir parselde birden fazla bina yapılması halinde, inşaat
ruhsatı öncesi , arsa ölçü krokisi ve plankote dikkate alınarak binaların
konumu ile boş alanların düzenlemesini gösterir vaziyet planı hazırlanır ve
buna göre düzenlenmiş aplikasyon krokisi ile birlikte ön olur alınır.
Uygulama projeleri ön oluru alınan vaziyet planı ve aplikasyon krokisine göre
hazırlanır.
YAPI RUHSATI
Belediye
sınırları içinde kalan yerlerde inşa edilecek yapılar için
Belediye İmar Kanunu, İmar Planı ve Yönetmelik hükümleri ile, yapı
sahibi, yapı müteahhidi, şantiye şefi, tüm proje müellifleri ve yapı denetim
kuruluşu yetkilisi, denetim sorumlusu mimar veya mühendisin imzaları alınarak
usulüne uygun olarak düzenlenen belgedir.
YENİ İNŞAAT RUHSATI İSTENİLEN
BELGELER
1- İnşaat ruhsatı istemini içerir
dilekçe;
a) Dilekçe üzerinde; talebin açık olarak
belirtilmesi ve yapının tapu kayıtlarının, inşaat adresinin, mal sahibinin
tebligat adresinin ve telefonunun bulunması gerekmektedir.
b) Tapu kayıtlarına göre maliklerin
dilekçeyi imzalaması; vekaletname olması halinde vekil olan şahıs tarafından
dilekçenin imzalanması ve vekaletname aslı ile birlikte fotokopisinin ibrazı
gerekmektedir.
2- Tapu kayıt örneği (1 aylık vizeli)
3- Kadastro Aplikasyon Krokisi
4- İmar Durumu
5- Yapı Yeri Uygulama Krokisi
6- Yapı Yeri Kot Krokisi
7- Numarataj Krokisi
8- Gerekli ise Trafo Belgesi
9-Yol – Kanal Katılım payı bedelleri
10- Moloz döküm belgesi
11- Arsa kıymet bedeli
12- Toplam inşaat alanı 2000 m2'yi geçen
yapılarda şantiye şefi tayin ve kabul dilekçesi
13- Parsel içinde istinat duvarı
yapılması gereken hallerde istinat duvarı ruhsatı
14- Muvakkat yapılar için Encümen kararı
15- a) Yapının müteahhitliği mal
sahibince üstlenildiği takdirde;
Ticaret odası kaydı,
Vergi sicil numarası
Yapının müteahhitliğini üstlendiğine dair noter tasdikli taahhütname
b) Yapı
mal sahibi dışında, bir müteahhit tarafından yapılacak ise;
Ticaret odası kaydı,
Vergi levhası fotokopisi
16- Mal sahibi ve müteahhitten
sertifikalı usta çalıştırılacağına dair taahhütname
17- İmar Yönetmeliğinin 68. maddesine
göre;
YDK
onaylı, Mimari proje (3 takım)
YDK
onaylı, Statik proje (hesapları ile birlikte 2 takım)
YDK
onaylı, Elektrik projesi (Tedaş ve PTT onaylı 1 takım)
YDK
onaylı, Mekanik tesisat projeleri (iz-su onaylı), ısı yalıtım raporu,
kaloriferli ve
asansörlü binalarda kalorifer ve asansör projesi, varsa klima tesisat
projesi, vb (2 takım)
YDK
onaylı, Zemin etüt raporu (2 takım)
(Bilgisayar ortamında hazırlanmış proje ve hesapların cd’ye
kayıtlı örneklerinin proje ekinde ibrazı)
18- Proje müelliflerinin ilgili meslek
odasınca düzenlenen oda sicil durum belgeleri
(Mimar, inşaat mühendisi, makine mühendisi, elektrik mühendisi,
jeoloji mühendisi, Jeofizik mühendisi ve zemin etüt sorumluluk belgesi
YAPI KULLANMA İZNİ
Tasdikli projesine göre bina tamamen bittiği taktirde tamamına, kısmen tamamlanmış binalarda ise tamamlanan kısımlarına kullanma izni verilebilmesi için bu kısımların ihtiyaçlarını karşılayacak kömürlük, kapıcı dairesi, sığınak, kalorifer dairesi gibi ortak mahallerin inşa edilerek tamamlanmış olması ve binada gerekli emniyet tedbirlerinin alınması zorunludur.
Devam etmekte olan
yapılarda, biten bağımsız bölüme kısmi yapı kullanma izni verilebilmesi için
kolon filizlerinin dış cephede görülmeyecek şekilde kiremit çatı örtüsü veya
parapet duvarı yapılmak suretiyle gizlenmesi ve emniyete alınması şarttır.
Yapı kullanma izni
verilebilmesi için, yapının aplikasyon, temel, su basman, ısı yalıtım ve kaba
inşaat vizelerinin yapılmış olması zorunludur.
İlgili belediyesince,
yapı kullanma izni verilebilmesi için yapı sahibi tarafından aşağıda
sayılan belgeler eklenerek başvuruda bulunulur.
a) Proje
müelliflerinin ve yapı denetim kuruluşunun, yapının onaylı projelerine,
fen ve sağlık kurallarına ve TSE Standartlarına uygun malzeme kullanılarak
bittirildiğini ve Yapı Kullanma İzni almasında sakınca olmadığını gösteren İş
Bitirme Belgeleri,
b) İlgili vergi
dairesinden ilişik kesme yazısı,
c) İz-su Kanal
Bağlantı Belgesi
d) (Büyükşehir
Belediye Meclisinin 09.12.2003 tarih ve 05/296 sayılı kararı ile yeniden
düzenlenmiştir.) Mekanik Tesisat Raporları (Isıtma-soğutma sistemleri,
sıhhi tesisat, asansör raporları ve yangın tesisatı raporları)
e) Fotoğraf
zorunluluğunun yerine getirilmiş olması; yapı sahibince, binanın bitiminden
sonra ön ve arka cephelerinden merkez alınarak en az (13x18) ebadında
çektirilen ikişer adet fotoğraf ile yapılan başvuru sonucunda, ilgili
belediye elemanları tarafından yerinde uygunluk kontrolü yapılır ve
fotoğraflar onaylanarak, rapora eklenir.
EMLAK VERGİSİ
Mükellef
Bina Vergisini, binanın maliki, varsa intifa hakkı sahibi, her ikisi de yoksa binaya malik gibi tasarruf edenler öder. Bir binaya (4751 sayılı Kanunun 6/B maddesiyle değişen ibare Yürürlük: 9.4.2002) paylı mülkiyet(*) halinde malik olanlar, hisseleri oranında mükelleftirler. (4751 sayılı Kanunun 6/B maddesiyle değişen ibare Yürürlük: 9.4.2002) Elbirliği mülkiyette(**) malikler vergiden müteselsilen sorumlu olurlar. (*) (Değişmeden önceki ibare) müşterek mülkiyet (**) (Değişmeden önceki ibare) iştirak halinde mülkiyette Beyan Esası (4751 sayılı Kanunun 7/b maddesiyle kaldırılmıştır Yürürlük: 9.4.2002)(*) (*) (4751 sayılı Kanunla kaldırılmadan önceki şekli) (2587 sayılı Kanunun 4'üncü maddesiyle değişen madde) Bina Vergisi, mükelleflerin yazılı beyanı üzerine tarh ve tahakkuk ettirilir. Şu kadar ki, mükelleflerin beyan edecekleri değerler Maliye ve Bayındırlık Bakanlıklarınca müştereken tespit ve ilan edilecek bina metrekare normal inşaat maliyet bedelleriyle bu kanunun 20'nci maddesine göre bulunacak arsa veya arsa payı değeri esas alınarak, 31'inci madde uyarınca hazırlanmış bulunan tüzük hükümlerinden yararlanılmak suretiyle hesaplanacak maliyet bedelinden düşük olamaz. Düşük beyanda bulunulması halinde, mükellefin beyanı vergi dairesince maliyet bedeline yükseltilerek tahakkuka esas alınır ve mükellefe bildirilir. (4369 sayılı Kanunun 82/6'ncı maddesiyle kaldırılmıştır. Yürürlük: 29.7.1998, Geçerlilik: 1.1.1998) (1) Geçici ve daimi muafiyetten faydalanacak olanların da beyanname vermeleri mecburidir. Bir vergi dairesi faaliyet bölgesi içindeki bir mükellefe ait binalar aynı beyannamede birleştirilerek beyan olunur. (1) (Kaldırılmadan önceki şekli) Vergi dairesince hesaplanan miktar ile mükellefin beyanı arasındaki farka kusur cezası uygulanır. Verginin Tarh ve Tahakkuku (4751 sayılı Kanunun 2/B maddesiyle değişen madde Yürürlük: 9.4.2002) Bina vergisi, ilgili belediye tarafından; a) Dört yılda bir defa olmak üzere takdir işlemlerinin yapıldığı yılı takip eden bütçe yılının Ocak ve Şubat aylarında, b) 33 üncü maddenin (1) ilâ (7) numaralı fıkralarında yazılı vergi değerini tadil eden sebeplerle bildirim verilmesi icabeden hallerde, vergi değerini tadil eden sebeplerin meydana geldiği bütçe yılını takip eden yılın Ocak ayı içinde, vergi değerini tadil eden sebep yılın son üç ayı içinde vuku bulmuş ve bildirim, vergi değerini tadil eden sebebin meydana geldiği bütçe yılını takip eden yılda verilmiş ise bildirimin verildiği tarihte, c) 33 üncü maddenin (8) numaralı fıkrasında yazılı hallerde, takdir işlemlerinin yapıldığı bütçe yılını takip eden yılın Ocak ve Şubat aylarında, 29 uncu maddeye göre hesaplanan vergi değeri esas alınarak yıllık olarak tarh olunur. Bildirim posta ile gönderilmiş ise vergi, bildirim verme süresinin son gününü takip eden yedi gün içinde tarh olunur. Bu suretle tarh olunan vergiler, tarh edilen tarihte tahakkuk etmiş sayılır ve mükellefe bir yazı ile bildirilir. Yapılan tarh ve tahakkuku takip eden yıllarda, 29 uncu maddeye göre tespit edilen vergi değeri üzerinden hesaplanan bina vergisi, her bütçe yılının başından itibaren o yıl için tahakkuk etmiş sayılır. Bir il veya ilçe hududu içerisinde birden fazla belediye olması halinde, belediye ve mücavir alan sınırları dışında bulunan binaya ait bina vergisini tarha yetkili olacak belediye, ilgili valiler tarafından belirlenir.(*) İndirimli (sıfır) orandan kimler yararlanacak?
Bakanlar Kurulu bazı kişiler için Emlak
Vergisi oranını 2004 yılı için sıfıra indirdi. Bu nedenle, tek bir konuta
sahip olan aşağıdaki kişilere, bu konutun brüt alanının 200 m2 yi geçmemesi
koşuluyla Emlak Vergisi oranı sıfır olarak uygulandı, yani bu kişiler 2004
yılında bu tek konutları için Emlak Vergisi ödemeyecekler: Hiçbir geliri
bulunmayanlar (kendisine bakmakla yükümlü kimsesi olup 18 yaşını doldurmamış
olanlar hariç), geliri sadece sosyal güvenlik kurumlarından aldıkları emekli,
dul, yetim, ölüm ve maluliyet aylığından ibaret bulunanlar, şehitlerin dul ve
yetimleri ile gaziler.
Hiçbir geliri olmayanlar bunu nasıl
belgeleyecek?
Hiçbir geliri olmayanlar sıfır oran
uygulamasından 2004 yılından itibaren yararlanmaya başladı. Bu mükelleflerin
38 no.lu Emlak Vergisi Tebliği ekindeki "hiçbir geliri olmayanlara ait
form"la (belediyelerden temin edilebilir) birlikte, gelir vergisi
mükellefi olmadıklarına dair ikametgâhlarının bulunduğu yer vergi dairesinden
ve aktif sigortalı bulunmadıklarına dair üç sosyal güvenlik kurumundan
(Emekli Sandığı, Bağ - Kur ve SSK'dan) alacakları belgeleri yıl sonuna kadar
ilgili belediyelere vermeleri gerekiyor.
İNŞAAT BAŞLAMA-BİTİŞ SÜRECİNDE
YAPILACAK İŞLEMLER
JOINT
VENTURE
I.
Genel Olarak
1960’lı
yıllardan itibaren günümüze kadar geçen süre içinde dünya ticareti büyük
gelisme göstermis ve bunun neticesinde is hacminin ve cironun artması ile
ticari sirketlerin arasında da guruplasmalara ve yapısal bazı degisikliklere
neden olmustur.
Sirketlerin,
rekabet güçlerini artırmak düsüncesi ile, arastırma ve gelistirme
faaliyetlerine agırlık vermeleri maliyet masraflarını artırdıgından, bu
faaliyetlerini belirli konulara ve alanlara yöneltmeleri sonucunu
dogurmustur. Örnegin, ileri teknolojiye dayalı, anahtar teslimi büyük
tesisler kurulması, bir tek sirketin mali ve teknik gücünü asmıstır. Tüm
bunlar, Avrupa ve ABD sirketlerini, taahhüt ettikleri islemi
gerçeklestirebilmek için, kendi aralarında isbirligi yapmak zorunda
bırakmıstır.
Bu
isbirligi, sirketlerin iki usulden birine müracaatları suretiyle
yapılmaktadır :
-
Sirketlerin birlesmesi veya
-
Sirketler arası isbirligi.
Bu
iki usul yapısal olarak birbirinden farklıdır. Birlesme, iki ya da daha çok
sirketin, tek yönetim altında bir araya gelmesini ifade eder. İlgili
sirketlerin, tek bir tüzel kisilik altında birlestikleri bu sistemin,
ekonomik açıdan iyi bir gruplasma türü olmadıgı anlasılmıstır. Birçok
ülkedeki tekellesmeyi önlemeye çalısan mevzuat, serbest rekabeti koruma
ilkesinden hareketle, bu sekilde güçlü grupların olusmasını engellemeye çalısmaktadır.
Sirketlerarası isbirligi ise, sirketlerin sadece belirli bir isin ifası için
bir araya gelmelerini ifade eder. Yerli ve yabancı sirketler arasında belirli
bir isin ifası için ve belirli bir süre ile sınırlı olarak girisilen bu “ortak
maceraya” Joint Venture denilmektedir. İsbirliginin yerli ve yabancı
yatırımcılar arasında olması, ortak macera kavramına, daha uygun düsmektedir.
Son yıllarda Türkiye’nin dıs dünya ile olan ekonomik iliskilerinin artması
nedeniyle, Joint Venture seklindeki kurulusların giderek yaygınlastıgı
görülmektedir.
II.
Türk Hukukunda Joint Venture’ın Yeri
Hukukumuzda,
Joint Venture sözlesmelerini bir bütün olarak ele alan özel bir düzenleme
mevcut degildir. Joint Venture, Kurumlar Vergisi Kanunu’nda, “is
ortaklıkları” adı altında yer almakta ve bu kanuna tabi oldukları ifade
edilmektedir. Ancak, bu sadece vergi mükellefiyeti açısındandır. Zira, Türk
Hukukunda Joint Venture’lar, adi sirket sayılırlar. Borçlar Kanunu’nun 520.
ve müteakip maddelerinde yer alan adi sirket hükümleri, uygun oldukları
ölçüde Joint Venture sözlesmelerine de uygulanacaktır. Joint Venture, adi
sirket seklinde kurulabilecegi gibi, yapılacak isin özelligi ve ortakların
yararları dikkate alınarak ticaret sirketi kurulması veya mevcut bir sirkete
katılması seklinde de olusturulabilir. iste kararlastırılan bu türlere göre
bazen Borçlar Kanunu, bazen de Türk Ticaret Kanunu’nun ilgili hükümleri
tatbik edilecektir.
III.
Ortak Girisim (Joint Venture) Tipleri
1.
İş Ortaklıkları
Türkiye’de,
is ortaklıkları kavramının Kurumlar Vergisi Kanunu’na dahil edilmesinden önce
de, büyük ihalelerde is sahibi idareler, isi müteahhit olarak bir firmaya
vermek yerine, böyle büyük baraj ve tesis insaatı için tek müteahhidin makine
parkı ve yetismis insan gücünün yetersiz olması, yabancı firmaların ileri
teknoloji ürünlerinden faydalanabilmek gibi çesitli amaçlarla, tüm bunları
saglayabilecek yeterlilikte, güçlü firmalardan olusan bir gruba vermeyi
tercih etmislerdir. Bunlar, konsorsiyum seklinde ve adi sirket hükümlerine
tabi ortaklıklar olarak kurulmuslar; bazı büyük projeleri
gerçeklestirmislerdir. Ancak, ortak girisimden elde edilen kâr, vergiye tabi
tutulmaksızın dogrudan ortaklıgı meydana getiren sirketlerin bünyelerine
aktarıldıgından, ortakların tümünün Kurumlar Vergisi mükellefi olmadıgı veya
yabancı girisimcilerin mevcut oldugu hallerde vergi kaybına sebebiyet veriyor
veya zamanında vergilendirilemiyordu. Bu sakıncaları ortadan kaldırmak,
vergilendirmeyi disipline etmek amacıyla mevzuat degisikligine gerek
görülmüs, “is Ortaklıkları” kavramı Kurumlar Vergisi Kanunu’na girmistir.
Böylelikle, yine adi sirket sayılıp tüzel kisiligi olmayan, ancak
kazançlarının vergilendirilmesi yönünden tüzel kisilige sahip sirketlere
mahsus hükümlere tabi tutulan, özellikleri bu kanunla ve baglı tebliglerde
belirlenen ayrı bir ortak girisim tipi ortaya çıkmıstır ki, buna “is
Ortaklıkları”
adı verilmistir.
a.
İş Ortaklıklarının Özellikleri :
Ortaklardan
en az birinin Kurumlar Vergisi mükellefi olması.
Ortaklardan
biri, sermaye sirketi, kooperatif, kamu iktisadi müessesesi veya dernek ve
vakıflara
ait iktisadi isletmeler olmalıdır. Aynı zamanda, bunlardan birinin Türk
Kurumlar Vergisi mükellefi olması istenilmektedir.
Yazılı
sözlesme ile kurulmaları.
is
sahibi idareler, bu sözlesmenin noterden tasdikli olmasını da
istemektedirler.
Belirli
bir isin ifasına yönelme.
is
ortaklıkları, devamlılık arz eden ve aynı nitelikte olan isler için degil,
somut bir isin
yapılması
gayesiyle olusturulur.
isin
gerçeklesmesi için süre tayin edilmelidir.
Hem
is ortaklıgı hem de is için süre saptanmalıdır. Genelde ortaklıgın süresi,
isin süresinden daha uzun tutulmaktadır. is bittikten sonra ortaklık tasfiye
edilir.
isin,
birden fazla takvim yılına yayılmıs insaat, onarım, montaj
ve teknik hizmetlerle ilgili olması gerekir.
Burada,
kârın vergilendirilmesindeki gecikme önlenmeye çalısılmaktadır.
is ortaklıgı
ile is sahibi arasında bir is görme sözlesmesinin
yapılmıs olması.
Böyle
bir sözlesmenin imzalanmasını takiben is ortaklıgı, vergi dairesine
müracaatla kurumlar vergisi mükellefi olarak vergi numarası almalıdır.
Ortaklar
isin tamamının ifasından müstereken
ve müteselsilen sorumludur.
Her
bir ortak, is sahibine karsı isin tümünün icrasından sorumludur. Vergi
mükellefi olarak da durum aynıdır. Ancak iç iliskide, kendi aralarında
akdettikleri kurulus sözlesmesi hükümlerine istinaden, ödeme yapmak zorunda
kalan ortagın, diger ortaklara bunu yansıtma imkanı mevcuttur.
Konsorsiyum
seklindeki ortak girisimlerle, is ortaklıklarını ayıran en önemli fark
buradadır. Zira konsorsiyumlarda her ortak, is sahibine karsı, sözlesmede
kendisinin yapacagı is veya bölümle sınırlı olarak sorumlu bulunmaktadır.
Elde
edilen kârın paylasılmasına iliskin esasların
sözlesmede yer alması.
Borçlar
Kanunu’nun 523. maddesi hükmüne göre, aksine sözlesme yoksa, her ortagın
kârdan ve zarardan hissesi birbirine esittir. Fakat ortaklar, kurulus
sözlesmelerinde kâr veya zararın aralarında ne sekilde paylasılacagını
belirleyebilirler. Bu durumda sözlesmelerindeki kurallar geçerli olacaktır.
Ortaklardan biri sermaye olarak sadece emegini ortaya koymussa, onun zarara
ortak olmayarak, yalnız kâra istiraki kararlastırılabilir.
Vergi
mükellefiyetlerinin yerine getirilmesi.
is
ortaklıkları, taahhüt edilen is tamamlansa dahi, vergi yükümlülükleri ortadan
kalkmadıkça sona ermez. Sonuç olarak, bir ortak girisim yukarıda sunulan tüm
unsurları içeriyorsa, onu “is ortaklıgı” olarak vasıflandırmak mümkün
olabilecektir.
2.
Diger Ortak Girisimler
is
ortaklıkları dısında kalan ortak girisimler, yukarıdaki kurallara baglı
olmaksızın adi ortaklık sayılırlar. Bunlar hakkında Borçlar Kanunu’nun 520.
ve müteakip hükümleri uygulanır. Konsorsiyum seklinde kurulan ortak
girisimlerin de yapıları bu mahiyettedir. Öte yandan, yerli ve yabancı girisimciler,
sadece adi sirket seklinde degil, ticaret sirketi kurmak veya daha önceden
kurulmus bir ticaret sirketine katılmak suretiyle de Joint Venture
olusturabilirler.
Yabancı
ortagın bu katılımı gerçeklestirebilmesi için, tesebbüsün;
-
Memleketin ekonomik gelismesine yararlı olması,
-
Türk özel tesebbüsüne açık bulunan bir faaliyet alanında çalısması, gibi
sartları tasıması ve DPT’dan izin alması gerekmektedir. Ancak, Türkiye’ye
ithal edilecek
yabancı
sermaye, ülke çapında tekel teskil edecek faaliyetlerde bulunan kuruluslarda
çogunluk
hissesine sahip olamaz (Yabancı Sermayeyi Tesvik Kanunu 1.maddesi).
IV.
Ortaklar Arası Gruplasmalar
1.
Yatay Gruplasma
Joint
Venture’ı olusturan ortakların her birinin dogrudan dogruya is sahibi ile
irtibatı varsa, yani tüm ortaklar is sahibi ile sözlesmeyi imzalamıslarsa, bu
takdirde ortaklar arasında yatay gruplasma sözkonusudur. Yatay gruplasmada,
ortaklardan herbiri is sahibine dogrudan baglı oldugundan, isin kötü ifa
edilmesi veya hiç ifa edilmemesinden dolayı is sahibine karsı müteselsilen
sorumlu olur. Bu nedenle, ortaklardan birinin ayrılması, ölümü, iflası veya
hüküm giymesi gibi haller, sözlesmenin devamına engel olmayacaktır.
2.
Düsey Gruplasma
Sadece
bir veya birkaç sirketin is sahibi ile dogrudan hukuki iliskiye girmesi
halinde
sözkonusu
olur. Bu durumda örnegin bir ortak is sahibi ile sözlesme imzalar, digerleri
alt müteahhit olurlar. is sahibine karsı, sözlesmeyi imzalayan ortak sorumlu
olmasına ragmen, aralarında yaptıkları sözlesmeye getirdikleri hükümlerle, sorumluluk
esaslarını belirleyebilirler. is sahibine muhatap olan ortagın ölümü, iflası
halinde sözlesme son bulur. Ancak, alt müteahhitlerin yeni bir teklifte
bulunması ve is sahibinin de bu teklifi uygun görmesi halinde,
ise
devam edilebilir.
3.
Pilot Firma
Bazı
Joint Venture ortakları, daha önceden is sahibine yaptıgı diger isler
nedeniyle onun güvenini kazanmıs olabilir. Ayrıca, gerek is sahibi ile
ortaklar ve gerekse ortak girisimi olusturan firmalar arasında diyalog ve
isbirliginin saglanmasına ihtiyaç duyulmaktadır. iste bu gereksinim, “Pilot
Firma” kavramını yaratmıstır.
is
sahibinin muhatabı pilot firmadır. Ortaklık ile is sahibi firmanın
yazısmaları, pilot firma aracılıgı ile yapılır. Tek bir pilot firmanın
yeterli olmayacagının anlasıldıgı büyük ihalelerde, ihtisas alanlarına göre
is taksimi yapılarak iki pilot firma tayin edilmektedir. Örnegin, “Teknik
Pilot Firma” ve “Ticari Pilot Firma” gibi.
Ortakları
vekil sıfatıyla temsil eden pilot firmalara, hem yatay hem de düsey
gruplasmalarda rastlamaktayız. is her ne kadar ortak girisim tarafından
yapılıyorsa da, ön planda yer alan pilot firmaca yapıldıgı intibaının
olusması, is sahibi idare ile yakın diyalog imkanlarının mevcudiyeti gibi
nedenler, pilot firma seçilmeyi cazip hale getirmektedir. Ortaklar pilot
firma seçiminde anlasamazlarsa, grup dısında bir firmanın pilotlugu
üstlenmesi yoluna gidilir. Bu firma isi bizzat ifa etmeyip, sadece pilot
rolünü üstlenir.
V.
Ortak Girisimde iliskiler
1. iç iliskiler
iç
iliski denilince, ortak girisimin yönetimi ve ortakları arasındaki hukuki
iliskiler anlasılır. Genel olarak ortaklar, iç iliskilerini diledikleri
gibi düzenleyebilirler. Ortak girisime, Borçlar Kanunu’nun adi sirkete
iliskin hükümleri uygulanacagından, dogaldır ki, yapacakları düzenleme kanunun
emredici kurallarına aykırı olamaz. Örnegin ortaklıgı yönetenlerin yılda bir
kez diger ortaklara hesap vermesini öngören Borçlar Kanunu 530/2 maddesi bu
kabil hükümlerdendir.
a.
Sermaye
Borçlar
Kanunu 521.maddesine göre, ortaklar sermaye paylarını nakit olarak, diger mal
veya hizmet (emek) olarak koyabilirler. Temel mutabakatlarında aksine hüküm
yoksa, sermayelerinin birbirine esit olması gerekir.
b.
Mülkiyet
Ortak
girisimin iktisap ettigi veya ortak girisime devredilecek mallar, alacaklar,
istirak halinde mülkiyet esaslarına göre ortaklara ait olur. Ancak, temel
mutabakatlarında ortaklar, müsterek mülkiyetin geçerli olacagı hususunda
anlasabilirler. istirak halinde mülkiyette ortaklardan her biri malın tamamı
üzerinde hak sahibi iken, müsterek mülkiyette, belirlenmis olan kendi hissesi
üzerinde hak sahibidir.
c.
Avans ve Masraflar
Ortaklardan
birinin yaptıgı masraflardan ve verdigi avanstan ortak girisim sorumludur.
Ortak verdigi avans için faiz isteyebilir. Sermaye yerine emegini koyan
ortak, tazminat isteyemez.
d.
Rekabet Yasagı
Yönetici
olsun olmasın Joint Venture ortaklarından hiçbiri kendi hesabına ortaklıgın
amacına aykırı ve ona zarar verici isler yapamaz. Rekabet yasagının sınırları
is hayatının icaplarına ve iyiniyet kurallarına göre tespit edilir. Diger
ortaklar, rekabet yasagına aykırı davranıs sebebiyle ugradıkları zarar
ziyanın tazminini isteyebilecekleri gibi, haklı sebeplerle Joint Venture’ın
feshini veya yönetici ortagın yönetim yetkisinin kaldırılmasını da talep
edebilirler.
e.
Kararlar
Borçlar
Kanunu’nun 524.maddesine göre, kararlar tüm ortakların oybirligi ile alınır.
Ancak, temel mutabakatta kararların oy çoklugu ile alınabilecegi belirtilmis
ise, buna göre hareket edilir. Yine aynı maddede, hisselerin degil, sahıs
çogunlugunun esas alınacagı belirtilmistir.
f.
Yönetim
Joint
Venture, ya tek ortak tarafından veya yönetim için görevlendirilen birkaç
ortak veya bütün ortaklar tarafından yönetilir. Hatta, Joint Venture’ın
yönetimi ortaklar dısında üçüncü bir sahsa da bırakılabilir. Bunlardan hiçbiri
sözlesmelerinde kararlastırılmamıssa, Borçlar Kanunu 525.maddesi geregi Joint
Venture’ın yönetimi tüm ortaklara ait olur. Sirket yönetimi ortakların hem
hakları, hem de görevleridir.
Yönetim
yetkisi, amacın gerçeklesmesi için gerekli olan olagan is ve islemleri
kapsar. Olagan islemlerin dısında kalanların yapılması, bütün ortakların
oybirligine baglıdır. Olaganüstü islemlere örnek olarak, umumi vekil tayini,
gayrimenkuller üzerinde tasarruf ve bagıslar gösterilebilir. Joint Venture’ın
yaptıgı islemlerden dolayı ortakların müteselsil sorumlulugu esastır. Öte
yandan ortakların birbirlerine karsı sadakat borcu vardır. Bu nedenle
ortaklardan her biri, kendi isinde gösterdigi dikkat ve özeni Joint
Venture’ın islerini ifa ederken de göstermek zorundadır. Ortakların özen
gösterme borcuna aykırı davranısları neticesinde, bundan zarargören diger
ortaklara karsı tazminat ödeme mükellefiyeti dogar.
g.
Kâr Dagıtımı
Joint
Venture’da yönetici ortak, her yıl en az bir defa hesap vermeye ve kâr
paylarını
ödemeye
mecburdur. Hesap devresinin uzatılmasına dair sözlesmeye konulan sartlar
geçerli degildir. Ortaklar, niteligi geregi sirkete ait tüm kazançları
aralarında paylasmak zorundadırlar. Sözlesmede, kâr ve zararın paylasımının
ne sekilde yapılacagı gösterilir. Ancak, sadece kâr veya sadece zararın nasıl
paylasılacagı belirlenmemis ise, bu hem kâr, hem de zararın taksimi hakkında
uygulanır. Sözlesmede hiç bir hüküm yoksa, hissesine bakılmaksızın her
ortagın kâr ve zarardan esit yararlanması veya esit üstlenmesi Borçlar Kanunu’nda
kabul edilmistir.
h.
Denetim
Denetim
de ortakların haklarındandır. Bu kapsamda, islerin gidisatı hakkında bilgi
isteme, defter ve evrakları inceleme, mali durum hakkında özet çıkarma, aksi
sözlesmede kararlastırılarak bertaraf edilemeyecek olan haklardandır.
2.
Dıs iliskiler
a.
Dava Ehliyeti
Ortak
girisim, adi sirket sayıldıgından, ayrı bir tüzel kisiligi yoktur. Bu
nedenle, taraf oldukları davalarda, ortakların hep birlikte hareket etmeleri
gerekir. Davada taraf olmak, olagan islerden sayılmadıgından ortaklıgın
temsili için özel yetki alınmalıdır. Ortaga yönetim yetkisinin verilmis
olması halinde, üçüncü sahıslara karsı Joint Venture’ı temsil etme yetkisinin
de varlıgı kabul edilir. O halde, yönetime yetkili olan ortak, Joint Venture adına
yalnız basına dava açabilir veya ona karsı dava açılabilir.
3.
Ortak Girisim - Banka iliskileri
Bu
bölümde, Hazine ve Dıs Ticaret Müstesarlıgı’nın konuyla ilgili görüslerine
yer verilmistir.
1- Türk Ticaret Kanunu’nda tanzim edilen sirketlerin
özelliklerini göstermeyen ve özel
kanunlar
ile kurulan sirketlerin dısında kalan, tüzel kisiligi bulunmayan adi
ortaklıklar
biçiminde
tesekkül etmis olan is ortaklıkları adına Bankalar Kanunu uyarınca kredi
tahsisi ve kullandırımı sözkonusu olmayacak, kredinin dogrudan dogruya
ortaklardan biri veya bir kaçı adına açılması gerekecektir.
Bu
çerçevede, is ortaklıklarının bagımsız ayrı bir tüzel kisi olarak kabulü ve
buna göre
kredilendirilmesi,
dolayısıyla ortaklık adının risk cetvellerinde yer alması uygun
olmayacaktır.
2- Tüzel kisiligi bulunmayan adi ortaklıklar ile
ortakları arasında Bankalar Kanunu’nun 38. maddesi, 3. fıkrasında tanımlanan
sekilde bir kredi iliskisi tesis edilmeyecektir. Ancak, is ortaklıgının
ortagı durumunda olan gerçek ve tüzel kisilere açılacak krediler is ortaklıgı
ile ilgilendirilmeksizin anılan fıkrada belirtilen esaslar dahilinde dolaylı
kredi iliskisi hesabında dikkate alınacaktır. Öte yandan, teminat
mektuplarının metinlerinde, garanti olunan riski anlatmak için ortak girisimin
adı geçse de, mektubun kredili müsterimiz lehine düzenlendigi açıkça belli
olmalıdır. Ortak girisimin birden fazla ortagına kredi açılıyorsa, kimler
lehine ve ne miktar için garanti verildigi belirtilerek, tek bir teminat
mektubu düzenlenebilir.
4.
Ortaklar Arasında Degisiklik
a.
Yeni Ortak Alınması
Borçlar
Kanunu’nun 532/1. hükmüne göre, ortaklardan hiç biri, diger ortakların rızası
olmadan
Joint Venture’a yeni ortak alamaz. Ortaklıga alınma; sermaye koyarak sonradan
katılma, ayrılan ortagın yerine girme, ortaklardan birinin kendi payına
üçüncü sahsı ortak etmesi ya da kendi payını ona devretmesi, mirasçı
sıfatıyla Joint Venture’a girme, seklinde olur. Mirasçıların Joint Venture’a
ortak olabilecegi hususunda sözlesmede hüküm varsa, diger ortakların rızası aranmaksızın
ölen ortagın yerine mirasçıları Joint Venture’a alınır. Bunun dısındaki
ortaklıga alınma hallerinde mutlaka diger ortakların onayı gereklidir.
b.
Ortaklıktan Çıkarma
Ortagın
iflası, haciz altına alınması, sermaye taahhüdünü yerine getirmemesi, sözlesmeye
göre yükümlü oldugu yönetim ve temsil görevini yerine getirmekten kaçınması
veya, sözlesme hükümlerine aykırı davranması hallerinde ortaklıktan çıkarma
mümkündür.
VI.
Joint Venture’ın Sona Ermesi
Sona
erme halleri Borçlar Kanunu’nun 535 ve 536. maddelerinde gösterilmistir.
Buna
göre;
-
Joint Venture ile güdülen amaç gerçeklesmis veya gerçeklesmesi imkansız hale
gelmisse,
-
Mirasçılar ile devam konusunda sözlesmede hüküm bulunmadıgı hallerde,
ortaklardan birinin ölümü,
-
Ortagın hissesinin haczedilmesi, iflas etmesi, haciz altına alınması,
-
Bütün ortakların oybirligi ile sona erme konusunda karar vermeleri,
-
Muayyen müddet için kurulmus ise, bu sürenin dolmasıyla,
-
Sözlesmede, bir ortaga fesih hakkı verilmisse, bu ortagın irade beyanına
baglı olarak,
-
Haklı sebeplerden fesih konusunda verilmis bir mahkeme kararıyla, Joint
Venture sona erer. Muayyen müddet için kurulan ortaklıklarda, fesih için (6)
ay öncesinden ihbarda bulunmak gerekir. Bu süre için feshi ihbarda
bulunulmamıssa, ortaklık muayyen olmayan bir müddet için yenilenmis sayılır
(Borçlar Kanunu 536.maddesi).
VII.
Tasfiye
Joint
Venture’ın üçüncü sahıslarla olan münasebetleri “dıs tasfiye”, bakiyenin
ortaklar arasında paylastırılması “iç tasfiye” olarak adlandırılır. Borçlar
Kanunu 540. maddeye göre, bütün ortaklar tasfiye memuru durumunda olup,
tasfiye islemlerine fiilen katılmak zorundadırlar. Dıs tasfiye için,
ortaklıgın aktifi ve pasifi saptanır. Mallar satılarak aktifler paraya
çevrilir. Üçüncü sahıslara yapılması gereken ödemeler karsılanır. Ortakların
verdigi avanslar ve yaptıkları masraflar kendilerine ödenir.iç tasfiyede,
Joint Venture zarar etmis ise, zarar ortaklar arasında, aksine sözlesmede
hüküm yoksa, esit olarak paylasılır. Karın paylasımı da, aynı esaslara göre
gerçeklestirilir. Joint Venture’ın sona ermesi üçüncü sahıslara karsı
taahhütlerde degisiklik yapmaz. Ortakların Joint Venture’ın taahhütlerinden
müteselsil sorumlulugu aynen devam eder.
J.V.
ve KONSORSİYUMLARIN ADİ ŞİRKET KABUL EDİLMESİNİN SONUÇLARI
Ortaklık sözleşmelerini düzenleyen mevzuatın yokluğu
nedeniyle, bu tür sözleşmelerle kurulan ortaklıklar, değinildiği üzere
BK m.520 – 541 arasında düzenlenen adi şirket hükümlerine tabi olmaktadır.
Bilindiği üzere adi şirketlerin Türk hukukuna göre tüzel kişilikleri
yoktur. Bu durumun şirket yapılarının serbestçe gelişmesine imkan veren
olumlu yönlerinin bulunmasına rağmen, kimi uygulama sorunlarını da bünyesinde
barındırdığı hatırlanmalıdır.
Çoğu kez çok büyük yatırımların realize edilmesine
yönelik projeleri üstlenen ve adi şirket olarak kabul edilen bu ortaklıkların
durumu, uygulamada pek çok sorun ve belirsizlikle karşılaşmaktadır.
Karşılaşılan
sorunlara çok genel hatları ile örnek vermek gerekirse;
1. Joint Venture
– Ortak Girişim – İş Ortaklığı – Konsorsiyum kavramları uygulamada benzer
yapıları ifade etmekle birlikte aralarında nüanslar vardır.
Daha çok uygulamadan ortaya çıkmış bu alt ayrımların
ve değişik isimlerin kullanılmasından ortaya çıkan ticaret ve/veya vergi
hukukunu, çalışma mevzuatını, sosyal güvenlik hukukunu, teşvik mevzuatını
ilgilendiren çok çeşitli sorunlar yaşanmaktadır.
Kavramlar açıklığa kavuşturulmalı, tanım birliği
sağlanmalı ve bağlı mevzuatı bu üst başlıklara uygun olarak
düzenlenmelidir.
Hukuki statüleri tam olarak netlik kazanmadığı ve
ortaklığa ilişkin kavramlar ve içerikleri herkes tarafından
farklı algılanabildiğinden uygulama sonuçları da o ölçüde belirsiz
olmaktadır.
2. Adi şirket
hükümlerine tabi olan bu ortaklıkların vergi kanunları karşısında durumu net
değildir. Bu konuya aşağıda ayrıntılı olarak yer verilecektir.
3. Tüzel
kişilikleri olmadığı için hak ve fiil ehliyetleri de bulunmamakta ve dolayısı
ile ehliyete bağlı tüm hakları da kullanamamaktadırlar.
4. Ortaklıkların
genellikle yabancı ortaklarla yapılmış olduğu dikkate alınırsa,
iş bitiminden sonra
ortaya çıkabilecek bir kısım sorumluluklarda yerli firmalar çeşitli sorunlara
doğrudan muhatap olmaktadırlar.
- 506
sayılı Sosyal Sigortalar Kanunundan kaynaklanan mükellefiyetler,
- İş
kazaları dolayısıyla ortaya çıkan talepler,
- Vergi
yükümlülükleri,
- Süregelen
veya sonradan açılan davalar,
Sıralanan konularda zaman aşımı süreleri 10 yılı
bulmakta ve yerli firmalar aleyhine sonuçlar doğurmaktadır.
5. Tüzel kişilik
olamamaları sonucu ticaret siciline kayıtları da yapılamamaktadır. Bu nedenle
de örneğin, Rusya’da bir iş almış olan ortak girişim bu işi için Türkiye’den
ihracat yapamamaktadır.
İş Ortaklığı (J.V.) :
J.V.- İş Ortaklıkları “hukuken ve iktisaden bağımsız birden fazla gerçek
veya tüzel kişinin (Vergi yönüyle Kurumlar Vergisi Kanunu hükümleri saklı
kalmak kaydı ile) belirli bir işi ya da süreklilik arz eden bir
faaliyeti, bir ticaret ortaklığı kurarak veya böyle bir ortaklık söz konusu
olmaksızın gerçekleştirmek ve kazanç elde etmek amacıyla bir sözleşme
çerçevesinde bir araya gelmeleri ve o faaliyetin rizikolarını her biri
müteselsilen sorumluluk altına girmek suretiyle üstlenmeleri”biçiminde
tarif edilmektedir.
Kurumlar Vergisi mükellefiyeti isteğe bağlı olarak tesis edilecektir. İşin
paylaşımı yoktur, kâr/zarar paylaşımı vardır. Bu özellikleri ile uluslararası
J.V. kavramına paraleldirler.
Konsorsiyum :
Konsorsiyumda ortakların sorumlulukları açısından, üçüncü şahısla (işveren)
yapılan sözleşmede, konsorsiyuma katılan ortakların müteselsil sorumluluğu
bertaraf edilmektedir. Ortakların her biri işin tümünün ifasından
sorumlu olarak taahhüt altına giriyorlarsa teknik anlamda bir konsorsiyum
mevcut değildir. Konsorsiyumda sevk ve idare yetkisi ortaklardan birine
bırakılır. Buna konsorsiyum lideri denilmektedir. Normalde lider
konsorsiyumun tüm ortaklarını temsil etmektedir.
Adi Ortaklık hükümlerine tabidir. Kurumlar Vergisi mükellefi değildir. Kanun
ya da Tebliğlerde tanımına rastlanmamıştır. İşin belli bölümlerinin
paylaşıldığı, kâr/zarar paylaşımının söz konusu olmadığı ortaklıklardır.
Ortak Girişim :
Bu terim, hukukumuza girmeden Sözleşmelerimize giren terimlerdendir.
4734 sayılı Kanun'a kadar; ne T. Medeni Kanununda, ne T. Ticaret Kanununda,
ne Borçlar Kanununda ve ne de vergi mevzuatımızda böyle bir terim veya deyim
vardır. Yine bunların hiçbirinde bu terimin tanımı da yapılmış değildir. 4734
sayılı Kanundaki “Ortak Girişim” tanımı ise, bir “grup”tanımı
olarak verilmiş olup; gerek ortaklıklar (Şirketler) hukuku açısından, gerekse
vergi hukuku açısından tümüyle boşluktadır. Eğer bu terime bir kavram
yüklenecekse ve hukuk sistemimize girecekse, o zaman konunun bütün
boyutlarıyla ele alınarak hukuki bir baza oturtulması gerekir.
KAR / ZARAR PAYLAŞIMINDA VE VERGİ
MÜKELLEFİYETİNDE
YAŞANAN SORUNLAR
Adi ortaklıklar, Kurumlar Vergisi mükellefi olmadığı için işin sonunda
ortaklığın kar ve zararını ortaklar kendi bilançolarına ithal ederek vergi
beyanını kendileri vermektedir. İş ortaklığı durumunda ise , ortaklar, kendi
vergi beyannamelerini verdiği için kar veya zararı değil ancak vergi sonrası
oluşan sonucu hesaplarına alabilmektedirler. Bu durumda, eğer iş ortaklığı
zarar ederse ortaklar bunu diğer karlarından düşememekte veya ortaklık kar
edip ana şirket zarar ederse ortaklık karından ana şirket zararı mahsup
edilememektedir. Bu son derece dezavantajlı durum sebebiyle ve iş ortaklığı
modelinin seçimi tercihe bırakıldığından dolayı iş ortaklığı hiçbir durumda
kullanılmayacak kadük bir alternatif olarak kalmaktadır.
Ortaklıklar doğrudan doğruya Kurumlar Vergisi Mükellefi yapıldığı taktirde bununda
kendi içinde sıkıntıları bulunmaktadır. Şöyle ki;
ü Ortaklık
yapısında yabancı firma veya firmalar var ise, bu firmalar Kurumlar Vergisi
kapsamında “Dar Mükellef” olarak tarif
edildiklerinden, işin bitiminde yapılacak kar dağıtım paylarının vergilendirilmesi
Türk ortaklarınkine benzemeyecektir. Diğer bir ifade ile farklı biçim ve
oranda vergiye tabi olacaklardır. Bu yüzden de ortakların vergi mükellefiyeti
farklarından doğan mağduriyetlerini giderici yani vergi paylaşımının eşit
gösterildiği ikinci bir sözleşme yapma ihtiyacı doğmaktadır. Fakat, bu ikinci
sözleşme uygulaması Türk Genel hukuku ve Türk Vergi Hukuku karşısında bir
anlam taşımaktan uzak kalmaktadır.
ü Kurumlar
Vergisi karşısında ayrı bir mükellefiyet olması bağlamında, ortaklığın
taahhüt etmiş olduğu yapım işinin genel cirosunun ortaklara dağıtılması, yani
ortakların paylarını gösteren ciro tutarlarını kendi bilanço ve gelir
tablolarına aktarmaları, Kurumlar Vergisi Kanunu’na göre mümkün
olmamaktadır.
ü Türk vergi
Sistemine göre “zaman aşımı” yani mükelleflerin
yükümlülüğünün devam zorunluluğu süresi 5 yıl ( SSK Kanunu kapsamındaki
belgeler için 10 yıl) dır. İş ortaklığı bünyesindeki bu süreç, işin geçici
kabulünün yapılıp nihai vergilendirilmesinin dönem olarak yapıldığı takvim
yılını takip eden yıldan başlamaktadır. Adi Ortaklık şekli içinde, gerek
insan hatalarından ve gerekse ihmalden doğan yanlışlıklar dolayısı ile
devletin maruz kalabileceği “Vergi Ziyaı (vergi kaybı)” tutarları
vergi mükelleflerine ceza ve faizleri ile ödetilmektedir. Keza SSK işyeri
mükellefleri içinde aynı sorumluluk geçerlidir. Fakat, bu cezaları yabancı
ortaklara anlatmak, bu cezaları ve sorumluluğun süresini paylaştırmak hiçbir
zaman mümkün olmayacaktır. Çünkü yabancı ortağı işin bitiminden sonra
Türkiye’de bulmak zorlaşmaktadır. Yerli ortağın yabancı ortak
karşısında maruz kaldığı bu rekabet handikabının giderilmesi
gerekmektedir.
ü Adi ortaklık
şeklinde işlem gören İş Ortaklığı muhasebesinde oluşacak kar paylarının
ortaklara dağıtımında, yabancı ortakların yine “Dar Mükellef” kapsamında
vergilendirilecek olmalarının yanı sıra bu sistemde ayrıca bir de
kırtasiyecilik külfeti doğmaktadır. Çünkü Adi Ortaklıkta Kar/zarar sonucuna
yönelik bağımsız bir vergi mükellefiyeti bulunmamakta fakat adi ortaklığın
bağımsız bir muhasebe işlemi yapma zorunluluğu söz konusu olmaktadır. İş
sonuçlandığında doğacak kar ya da zarar, Adi ortaklığın karı veya zararı
olarak kabul edilmediğinden bunlar, yasada tarif edilen belgelerle ortakların
kendi muhasebelerine aktarılmaktadır. Dolayısı ile ortaklık konusu iş için
geçici kabulün yapıldığı yılın sonuna kadar bağımsız muhasebe kaydı tutulması
gerekmektedir. Geçici kabulün yapıldığı dönemden sonraki yıldan itibaren yine
zaman aşımı süresi başlamakta ama burada Adi Ortaklığın kimliği artık
sona erdiği için sorumluluk bağlamında Maliye, SSK ve Çalışma bakanlığı
idarelerinin muhatapları, ortaklık payları çerçevesinde Adi Ortaklığın bizzat
ortakları olmaktadır. Bu sıkıntı ile Kurumlar Vergisi mükellefiyetinde yaşanan
sıkıntı aynı mantık içinde yer almaktadır.
İş
Ortaklıklarının cinsi ne olursa olsun taahhüt konusu iş, belirlenecek bir
tanım ismi ile ticaret sicilinde “Geçici” olarak tescil ve
ilan edilmeli; tescildeki geçici süre, işin kesin kabulünün yapıldığı tarihte
otomatik olarak sona erdirilmelidir. Böylece yabancı uyruklu ortağın vergi,
SSK, Çalışma Bakanlığı ve işteki diğer yasal sorumluluk süreleri de belirlenmiş
olacaktır.
Ortaklığın
sonucunda elde edilen kar/ zararlar yerli - yabancı ortak ayrımı yapılmadan
eşit olarak paylaşılmalı, yerli ortağın payına düşen ciro tutarının yapılacak
düzenleme ile, kendi firmasının ciro tutarları ile birleşmesine imkan
sağlanmalıdır.
SONUÇ
VE ÖNERİLER
Tespitimiz odur ki, uluslararası uygulamada İnşaat Sözleşmelerinin Yüklenici
tarafı, en yaygın şekilde Joint Venture veya Konsorsiyumlardır. Bu, hiçbir
zaman, başka konularda da Joint Venture veya Konsorsiyum kurulamayacağı anlamını
taşımayacağı gibi, İnşaat Sözleşmelerinin başka tür Şirketlerce yapılmayacağı
demek de değildir.
Uluslararası yaygın bu iki önemli ortaklık türünün, hukukumuza uluslararası
terminolojideki anlamı ile girmesi gerektiği kanısındayız. Bu tür ortaklıklara
Türkçe isim bulmak ve düşünülen kavramları yüklemek zor olmasa gerekir.
J.V., Konsorsiyum, İş Ortaklığı, ve Ortak Girişim kavramlarının tüm kamu
kurum ve kuruluşlarında uygulama birliğinin sağlanması bakımından, doğru
algılanması çok önemlidir. Özellikle, İhale ve Sözleşme yapma ve uygulama
konumundaki tüm yetkili ve sorumluların bu kavramları, bütün boyutları ile
özümsemesi gerekir.
Bunun sağlanabilmesi için; Joint Venture (İş Ortaklığı), Konsorsiyum ve
ortak girişimlerin tek bir yasal başlık ve düzenleme altında bir araya
getirilmesinde yarar görülmektedir.
Yasal düzenleme yapılırken, düzenlemenin tüm hukuk
sistemimizle uyumunun göz ardı edilmemesi gerekir. Doğal olarak, yapılacak
köklü bir yasal düzenleme, konuyla ilgili mevcut tüm yönetmelik ve diğer
düzenlemelerin de gözden geçirilmesini gerektirecektir.
Düzenleme ihtiyacı yukarıda ayrıntıları ile
anlatılmıştır. Bu kapsamda, ortaklıkta ortaklar arasındaki ilişkiler,
ortaklığa getirilmesi gereken sermaye veya yatırım payı ve bunu ifada
temerrüdün hüküm ve sonuçları, ortaklığın dışarıya ve üçüncü kişilere karşı
sorumlulukları, pilot ortağın durumu, ortaklığın yönetimi, ortaklığın
denetlenmesi gibi hususlar müphem olup bu konuda belirleyici düzenlemeler
yapılmalıdır.
Diğer şirketler gibi ortak girişimlerde bir akde
dayanır. Ortak girişim sözleşmelerinin “temel mutabakat” denilebilecek
başlangıç maddesi büyük önem taşır. Bu maddede taraflar, hangi maksatla böyle
bir akdi ilişkiye girdiklerini açıklarlar. Bazı hallerde başlangıç maddesi,
sözleşmede yer alan hükümlerin sert bir şekilde uygulanmasını önler veya bazı
nüansları ortaya çıkarır.
Diğer bir deyişle, başlangıç maddesi, sözleşmenin
yapılmasına amil olan fikrin, sözleşmeye hakim olmasını sağlar.
Başlangıç maddesinde tarafların yalnız birbirlerine
karşı değil, sözleşmenin ne için akdedildiğini bilmek isteyen üçüncü kişilere
karşı iletmek istedikleri bir mesaj yer almaktadır.
Bu çerçevede ortaklıklarla ilgili çıkarılması
düşünülebilecek bir mevzuatta yer alması gereken hususlar çok genel
hatları ile aşağıdaki şekilde sıralanabilir:
- Genel
hükümler,
- Ortaklığın
tarafları, sorumlulukları
- Ortaklığın
Yönetimi ve Temsili,
- Ortaklığın
işleyişi,
- Ortaklığın
denetlenmesi,
- Ortaklığın
süresi ve tasfiyesi
Adi Ortaklık, J.V. Konsorsiyum vb. ortaklıkların
tüzel kişiliğe sahip olmamaları, tescile tabi tutulmamaları, kolay kurulup
tasfiye edilebilmeleri, sıkı şekli şartlarının olmaması yarattığı
dezavantajlarla birlikte, iş yaşamının ihtiyaç duyduğu esnekliği vermesi
nedeniyle avantaj da sağlamaktadır. Yapılacak düzenlemelerde esneklik
ihtiyacının mutlaka dikkate alınması gerektiği, konunun temel esaslarını
belirleyici düzenlemelerle sınırlı kalınmasında yarar bulunduğu ve bunun bir
tercih sebebi olacağı göz ardı edilmemelidir.
Dünya ve diğer ekonomilerle entegrasyonun temel
koşullarından biri de, uluslar arası şirket birlikteliklerine imkan
yaratacak, sağlam bir hukuki yapının kurulması ve işletilmesidir.
Bu sürecin sağlıklı kurulması şirketlerin birbirleri ile kalıcı olarak
birleşmelerine de imkan sağlayacak bir yolu açacaktır.
Yabancı sermaye girişinin hızlandırılmasına ilişkin yollardan biri de, yerel
ve uluslararası şirketlerin birlikteliklerine imkan veren, özendiren doğru
hukuki tespitlerin bir an evvel yapılarak hayata geçirilmesidir.
KAYNAKLAR
AKDOĞAN Nalan- SEVİLENGÜL Orhan, Tek
Düzen Muhasebe Sistemi Uygulaması, İSMMMO YAYIN NO 7 İstanbul, 1998.
ÇANKAYA
islam İnşaat Muhasebesi, Meslek Yapıtları, Ankara 2003
ÇELİK
Abdullah, “Yıllara Sair İnşaat ve Onarım İşlerinde Müşterek Genel Giderlerin
Tespitine Yönelik Bir Sorun” Vergi Dünyası Dergisi,Kasım 1997,
Sayı 195
GÜNGÖRMÜŞ Ali Haydar, Maliyet
Muhasebesi Ders Notları, Emet 2000
KAYRAK Metin “Yıllara Sair İnşaat ve
onarım İşlerinde Dönem Sonu işlemleri” Vergi Dünyası Dergisi, Aralık
2001.
KIZILOT Şükrü, İnşaat Muhasebesi,
Yaklaşım Yayınları 2000
SAĞLAM Erdoğan- TURUT Şenol, “Yıllara
Sair inşaat Onarma İşleri ve Muhasebeleştirilmesi” , Vergi Dünyası
Dergisi, Sayı 189, Mayıs 1997
SEZGİ
Önder, “Yurtdışı İnşaat Onarım İşlerinin Vergilendirilmesinde Gereksinim
Duyulan Yasal Çatının ilkeleri Neler Olmalıdır” Vergi Dünyası Dergisi,Kasım
1997 Sayı 195
SİPAHİOĞLU Hürol, “Yıllara Yaygın
İnşaat ve Onarım İşleriyle İlgili Bazı Düzenlemeler” Maliye Postası,
Yıl 18, Sayı 391, 1996
MAÇ Mehmet, YMM, Asgari İçilik
Uygulamaları
TEKİN Ömer, Yıllara Sari İnşaat
ve Onarma İşlerinde Geçici Vergi
Kaynak: Bursa SMMMO |
26 Ağustos 2015 Çarşamba
İnşaat Muhasebesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder